Katagoriler

25 Şubat 2013 Pazartesi

DÜNYA'NIN KADERİNİ DEĞİŞTİREN GÖKTAŞI!


300 milyon yıl önce Avustralya'nın güneyine düşen devasa göktaşının Dünya'nın yüzünü ilelebet değiştirdiği iddia edildi. Düşme sonucu oluşan sismik şok ve ve ateştopunun Dünya'nın büyük bir parçasını yakıp kül ettiği belirtildi.

Geçen hafta Rusya'ya düşen göktaşı milyonlarca yıl önce Dünya'nın kaderini değiştiren göktaşlarını akla getirdi. Bilim insanları bundan 300 milyon yıl önce Avustralya'nın güneyine düşen göktaşının dünyanın kaderini değiştirdiğini iddia etti.

9.6 kilometre çapındaki devasa göktaşının 190 kilometre genişliğinde bir alanı etkilediği ifade edildi. Bu Dünya'yı etkileyen üçüncü büyük göktaşı olarak kayda geçti. Avustralya Ulusal Üniversitesi'nden Andrew Glikson "Sismik şok ve ateştopunun oluşturduğu kraterden toz ve sera gazı etkisi yapan gazlar açığa çıktı. Sera etkisi yapan gazlar atmosferde milyonlarca yıl kaldı" dedi. Bu eski felaketin kanıtları Dr. Glikson'un Güney Avustralya Doğu Warburton Havzası'nda yaptığı araştırmada keşfedildi.

Dr. Glikson ve arkadaşları bölgedeki kuvars tanelerini ve yeraltındaki sismik hareket ve manyetik anormallikleri analiz etti. Dr. Glikson bu patlama birden çok canlı türünün soyunun aynı zaman aralığı içinde tükenmesini getirdiğini belirtti. Ancak Dr. Glikson bu patlamanın dinazor çağından önce olduğuna vurgu yaptı. Haber sitesi The Conversation'a yaptığı açıklamada Dr. Glikson "Bu dikkate değer, çünkü çok büyük. Dünya'yı etkileyen üçüncü büyük patlama. Canlıların yok olmasına neden olmuş bu patlama" dedi.

Avustralya Uzay Gözlemevi'nden Dr. Simon O'Toole göktaşı patlaması ile canlıların yok olmasıyla ilgili yeni bir kanıt olduğunu söyleyerek "Avustralya krater araştırmacıları için fantastik bir yer. Çünkü araştırmacılar için büyü bir alan var" dedi.
Devamını oku ...

FARELER HAKKINDA HER ŞEY!


A'dan Z'ye bilgisayarın olmazsa olmazı fare.



Nasıl icat edildi? Niçin "fare" denildi? Zamanla değişenler, doğru ürünü seçmek ve çok daha fazlası!

Fare gerçekten de bilgisayar ve kullanıcı arasındaki iletişimi sağlayan en önemli aygıt. Kendisi bir "giriş aygıtı" kategorisinde bulunuyor ve günümüzde klavye ve barkod okuyucu gibi cihazlara ek olarak mikrofon, parmak izi okuyucu ve webcam gibi cihazları da aynı kategoriye yerleştirebilmek mümkün. Elbette endüstriyel açıdan geliştirilen birçok farklı yöntem de mevcut ancak bizi biraz daha ev kullanıcısı ilgilendirdiğinden çok fazla açılmaya gerek yok.

Birkaç yıl kadar öncesinde klavye ve fareden başka giriş aygıtı söylemek zor olurdu ancak günümüze bakıldığında webcam'lerin yüz algılama teknolojisi, parmak izi okuyucularla sağlanan güvenlik de onları giriş aygıtı sınıfına sokuyor. Şimdi farenin neden en önemlisi olduğuna geleceğiz. Bilgisayarınızdaki webcam veya mikrofon bozulursa emin olun hayatınızda çok fazla bir şey değişmeyecek. Klavyeyi söktüğünüzde biraz iletişim zorluğu yaşayabilirsiniz. Yine de günümüzün trendi klavyesizliğe doğru gidiş.

Sesi yazıya dönüştüren programlar tüm hızıyla gelişiyor, dokunmatik ekranlar yaygınlaşıyor ve iletişim deseniz sesin yanı sıra görüntülü olarak da sağlanabiliyor. Demek istediğimiz yazamasanız da bir ölçüde iletişim kurmak mümkün. İlerleyen yıllarda klavye hayatımızdan çıkarsa pek şaşırmayacağımızı söylemeliyiz. Fare ise kesinlikle daha uzun ömürlü olacak. Günümüzün trendi dokunma teknolojisinin bile faredeki tıklamadan esinlendiğini unutmamak gerekiyor. Öncelikle parlak fikrin nasıl oluştuğuna bir bakalım.

İşte yeryüzünün ilk faresi!


Fare pek sevilen bir hayvan türü olmasa gerek. Hatta adının duyulması bile çoğu zaman suratların ekşimesine neden olur. Fakat bilgisayar faresinde tam tersi durumlar yaşanır. Aynı surat ekşimesini faresinde sorunlar ortaya çıkmaya başlayan bir bilgisayar kullanıcısında görebilirsiniz. Fare yabancı dilde de aynı anlama denk gelecek şekilde kullanılıyor.

Kuşkusuz bunun nedenleri arasında ilk sırada kablonun bir kuyruğu anımsatması var. İkinci nedense işaretçinin ekranda oldukça hızlı bir şekilde hareket etmesi ve kaçan bir fareyi anımsatması. Tüyleri düşünmezseniz ergonomik olarak da bazı farelerin o sevimli (!) canlıyı anımsattığı söylenebilir. Bilgisayar faresi 1963 yılında Stanford Araştırma Enstitüsü'nde ortaya çıkıyor. Nereden baksanız bir 50 yıl söz konusu. Oldukça büyük olan ilk farenin birbirine dik olarak duran iki tekerleği vardı ve böylece hem yatay hem de dikey eksende yapılan hareketler bilgisayara aktarılabiliyordu. Geliştirici Douglas Engelbart 1970 yılında ilk patentleri aldı. İşaretlemeyi sağlayan tek bir tuş mevcuttu ve fotoğraftan da görebileceğiniz gibi ele pek oturmayan ve ergonomi ile ilgisi olmayan bir yapı vardı.

Tekerleklerden topa yolculuk


1970 yılının sonrasına doğru Xerox PARC'tan Bill English fareyi biraz daha geliştirdi. Toplu farenin temellerinin bahsi geçen dönemde atıldığı söylenebilir. Engelbart'ın geliştirdiği faredeki o büyük tekerlekler, yerini fare gövdesi içinde bulunan ve millere temas eden bir topa devretti. Top yine birbirine dik iki mile –tıpkı birbirine dik konumlanan tekerlekler gibi- temas ediyordu ve böylece hareket bilgisi sisteme aktarılıyordu.

Yaşı ileri olan kullanıcılar bir dönemin trackball'larını hatırlayacaktır. Trackball'larda aynı top farenin içi yerine dışına alınmıştı ve parmak hareketleri ile işaretçinin kontrolü sağlanıyordu. Pek kullanışlı olmadı ancak endüstride çoğu alanda kabul gördü. Toplu yapı elbette farenin yaygınlaşmasını sağlamada büyük pay sahibi ancak geniş bir açıdan bakıldığında zamana bağlı bazı sorunları da beraberinde getiriyor. Millerin yağlı yapısı nedeniyle topun taşıdığı tozlarla bozulması birçok toplu fare kullanıcısının başına gelmiştir. Hassas bir yapıya sahip olan top aynı zamanda ağırdır ve bileğin gereğinden fazla yorulmasını sağlar. Özellikle hızlı hareketlere karşılık alabilmek zordur ve oyuncular tarafından pek sevilmez. Neyse ki 90'ların yarısından sonra optik fareler algılama teknolojisini devraldı ve ikinci çığırı açtı.

Görüntü algılayıcılarla her şey değişti


Algılamanın temeli olan topun yerini ilk etapta optik algılayıcıya bırakmasında ise Mouse System Corporation'da görevli olan Steve Krisch büyük bir pay sahibi. Artık top yerini bir zemin algılayıcıya bırakmıştı fakat özel bir metal zemin olmadan ne yazık ki algılama gerçekleşmiyordu. Zamanla teknolojilerin ucuzlaması ve gelişmesi sonucunda görüntü işlemcilerin kullanılmasına başlandı ve yüzeyin aydınlatmasında LED'lerden faydalanıldı.

Görüntü işlemcilerin gitgide daha hassas hale gelmesi sayesinde fareler artık yüzey seçmez ve her yüzeyde çalışabilir hale geldi. Günümüzde halen kullanılmakta olan en yaygın fare çeşidi optik algılayıcı içerenlerdir. Kimi firmalar tarafından daha iyi sonuçlar için mekanik ve optik melezi ürünler üretildiyse de optik teknoloji piyasanın değişmezleri arasına yerleşmiş durumda ve günümüzde geçerliliğini sürdürüyor. Optik algılayıcı ürünler artık son derece uygun fiyatlı ve camda dahi çalışabilir hale geldi. Yine bazı firmalardan zaman zaman farklı çözümler gelebiliyor ancak temel aynı.

Son nokta şimdilik lazer


Günümüzde algılama teknolojisinde gelinen en son nokta ise lazer. Lazer fareleri geliştiren şirket Logitech ve 2004 yılı sonrasında ürünler piyasada boy göstermeye başladı. Lazer farelerde de bir görüntü işlemci kullanılıyor ancak yüzeyin algılanmasında optik teknolojiye göre gözle algılanması daha zor olan lazer ışınları kullanılıyor. Aynı görev optik farelerde genelde kırmızı renkli bir LED ile sağlanıyor.

Lazer fareler de elbette zamana bağlı olarak bir gelişim sürecinden geçti. İlk lazer fareler hakkındaki en önemli şikayetler ürünlerin kaldırılıp tekrar yüzeye konduğunda hemen tepki verememesi yönündeydi. Şu an piyasanın en uygun fiyatlı lazer faresinde bile böyle sorunlar yok. Yine de lazer ürünlerin dört dörtlük çalışma konusunda optik farelerden çok daha iyi olduğunu söyleyebiliriz. Ama iyi bir mousepad ile birlikte optik bir fare de aynı konforu yaşatacaktır.

Fareler zamana bağlı olarak tasarım konusunda da büyük ilerleme kaydetti. Sürekli ilginç ve sıra dışı modellerle karşılaşabilmek mümkün. Ancak asıl önemli noktalardan birini daha atlamadan geçmeyelim. Toplu teknolojinin son dönemlerine doğru scroll'un fareye eklenmesi ile birlikte büyük bir kullanım kolaylığı sağlandı. Optik teknolojiye geçişle birlikte scroll bir standart haline geldi. Günümüzde ise web tarayıcılarda ileri ve geri kullanımını üstlenen başparmak tuşları standart olma yolunda.

Artık kuyruksuz olma yolundalar


Fareler yayınlaşmaya başladığında seri arabirim üzerinden bilgisayarla iletişim kuruyorlardı. Çok geçmeden halen günümüze kadar gelmeyi başaran PS/2 arabirimi gündeme oturdu. Piyasada halen PS/2 destekli birçok ürünle karşılaşabilirsiniz. Hatta USB olan bazı klavyelerin PS/2 arabirimine bağlanarak kullanılabilmeleri için kutularına dönüştürücü konulduğu bile oluyor. Bir yılı geçeceğini düşünmüyoruz ama PS/2 de artık emekliye ayrılmak üzere. USB çok daha kullanışlı. Yeni nesil birçok anakartın PS/2 yuvası içermediğini ve yerine USB'ler konulduğu gözümüzden kaçmıyor.

Yeni nesil tüm ürünler de – özellikle üst seviye - USB arabirimini destekliyor. Kablosuzluğa geçiş ise kızılötesi ile başladı. 90'ların sonlarına doğru desek hata etmemiş oluruz. Kızılötesi teknolojisi tıpkı evinizdeki uzaktan kumanda gibi. Alıcı ve verici birbirini görmezse işe yaramıyor. Elbette kablosuz olması hoş ancak yoğun bir şekilde çalışan ve masasını dağıtanlar için hoş olmasa gerek. Neyse ki radyo dalgaları ile bilgisayara USB bir alıcı üzerinden bağlanan ürünlerin yaygınlaşması fazla uzun sürmedi.

Günümüzde halen geçerli olan standart RF yani radyo dalgalı ürünler. Teknoloji 27 MHz ile başladı ve şimdi 2.4 GHz güncellemesi ile birlikte en kusursuz halini aldı. Elbette bir de pek yaygın olmayan Bluetooth destekli ürünler var. Bluetooth biraz daha az güç tüketiyor ve özellikle bazı küçük fareler taşınabilir bilgisayarlar –bilgisayarda dahili Bluetooth var ise- ile böylece herhangi bir alıcı kullanılmadan haberleşebiliyor. En kusursuz iletişimin kablolu ürünler tarafından sağlandığı yadsınamaz. Dolayısı ile birçok oyuncu donanımı kablolu bağlantı sunuyor. Parazit ve anlık enerji düzensizliği iletişimi sekteye uğratabilir. Günümüzde kablosuz fareler daha yaygın. Yani anlayacağınız fareye adını veren kuyruk birkaç sene sonra unutulursa şaşırmamak gerek.

Masaüstü bilgisayar kullanıcılarına tavsiyeler


Eğer sıkı bir oyuncu değilseniz masaüstü bilgisayarınız için mutlaka kablosuz bir fare düşünün. Oyuncular için üretilmiş olan modeller seri hareketleri bilgisayara en iyi şekilde aktarabilmek adına kabloya gereksinim duyuyor. Kuşkusuz ergonomileri, algılayıcıları ve kaliteleri de oldukça üstün ve buna bağlı olarak fiyatları oldukça yüksek.

Masaüstü bilgisayarınızda da taşınabilir bilgisayar kullanıcıları için geliştirilen fareleri kullanabilirsiniz. Hazır taşınmaya dair bir detay yokken elinizi tam anlamıyla kavrayan bir modele yönelmek daha doğru. Kasanızın arkasında bir USB arabirimi kullanacağınızdan ürünlerde nano alıcıya yer verilip verilmediği önemsiz. Yine en üst seviyeyi oyunculara dair ürünler oluşturuyor ve bir oyuncu faresi satın almak için mutlaka oyun oynamanız gerekmiyor. Ergonomiye teknolojiye ve görüntüye önem vermeniz yeterli. Ergonomi için klavye ve fareyi bir arada bulunduran setlere bakmayı da deneyebilirsiniz.

Taşınabilir bilgisayar kullanıcılarına tavsiyeler


Taşınabilir bilgisayar kullanıcılarının fare seçimini her şeyden önce küçük bir üründen yana yapması gerekiyor. Küçük ürünler fazla yer kaplamaz ve touchpad'i kullanmak zorunda olmaktan her zaman daha iyidir. Mutlaka kablolu veya kablosuz bir ürün satın alın diye öneride bulunmuyoruz fakat hayatınızdaki kabloları mümkün olduğunca azaltmayı seviyorsanız uygun fiyatlı bir kablosuz ürüne yönelebilirsiniz.

Kablolu ürünler 5-6 TL gibi fiyatlara sahip ve kesinlikle iş görüyorlar. Kablosuz ürünlerde ise 20 TL'ye oldukça kaliteli bir ürün satın alabilirsiniz. Bluetooth destekli ürünler de artık uygun fiyatlara edinilebiliyor; zira birkaç sene öncesinde sadece birkaç markanın ürünü vardı. 30 TL seviyesinde Bluetooth destekli bir ürün edinilebilir. Tasarım, özellik ve ergonomide en üst modeli istiyorsanız 200 TL'yi aşabileceğinizi belirtelim. Nano alıcılı bir kablosuz ürün bize göre en mantıklı tercih olacaktır.
Devamını oku ...

KAYIP KITA BULUNDU!


Bilim adamları, milyonlarca yıl önce Hint Okyanusu'nun derinliklerine gömüldüğü sanılan bir kıtaya ait parçalar buldu.

"Nature Geoscience" dergisinde yayımlanan çalışmaya göre Norveç, Güney Afrika, Almanya ve İngiltere'den bilim adamları, Hint Okyanusu'nun tabanında 50-80 milyon yıl öncesine ait yaklaşık 25-30 kilometre kalınlığında bir kara kütlesi keşfetti.

Bilim adamları, kıtaların birbirinden ayrılması sürecinde dev dalgaların altında kalarak okyanusun derinliklerine gömüldüğü sanılan kayıp kıtaya "Mauritia" adını verdi.

HER ŞEY 1 MİLYAR YIL ÖNCE BAŞLADI!
Yaklaşık 1 milyar yıl önce yeryüzünde "Rodinya" adı verilen tek bir kıtanın bulunduğuna dikkati çeken bilim adamları, daha sonra süper kıtanın parçalara ayrılarak şimdiki kıtalara şeklini verdiğini belirtti.

Afrika kıtasının güneydoğu kıyısının yaklaşık 2 bin kilometre açığında, Hint Okyanusu'nda yer alan Mauritius Adası ile 115 adadan oluşan Şeyseller sahillerinde kum tanelerini araştıran bilim damları, yaklaşık 9 milyon yıl önce meydana gelen volkanik patlamada parçalanan taşlara ait taneciklerin çok daha eskiye ait mineraller içerdiğini keşfetti.

Norveç'teki Oslo Üniversitesi'nden Prof. Trond Torsvik, kum taneciklerinde kıtasal kabuğa özgü zirkonlara rastladıklarını açıkladı.

MAURITIUS'UN 10 KM ALTINDA
Bulunan zirkon parçacıklarının yaklaşık 600 milyon yıl öncesine ait olduğuna işaret eden Prof. Torsvik, zirkonların bir volkan patlaması sırasında sulara gömülen bir kıtadan kaldığını belirtti.
Kayıp kıtanın izini sürebilmek için sismik verilerin de incelendiğini ve Hint Okyanusu tabanında araştırmalar yapıldığını ifade eden Prof. Torsvik, Mauritius Adası'nın yaklaşık 10 kilometre altında, Hint Okyanusu'nun tabanında 25-30 kilometre kalınlığında bir kara kütlesi bulduklarını sözlerine ekledi.
Devamını oku ...

S4'TEN YENİ BİR ÖZELLİK DAHA!


Galaxy S4, "Samsung Orb" işleviyle gelebilir.

Samsung, Galaxy S4'ü "Samsung Orb" adında yeni bir teknolojiyle sunabilir!

Yeni bir söylentiye göre Samsung, Galaxy S4'te "Samsung Orb" olarak adlandırılan yeni bir teknoljiye yer verebilir.

AndroidGeeks'in bir Samsung mühendisinden sağladığı iddia edilen bilgiye göre yeni kamera özelliği, Android 4.2 Jelly Bean'deki Photo Sphere'e benzeyecek. Photo Sphere, 360 derecelik panoramalar yakalamanıza izin veren bir özellik.

Photo Sphere ve yeni Samsung Orb arasındaki fark ise, Samsung Orb'un 360 derecelik fotoğrafları Facebook'ta anında paylaşmanıza izin verecek olması. Söylentilere göre Samsung, bu işlev için Facebook ile bir anlaşmaya varmış bulunuyor.

Mühendis, özelliğin Galaxy S4'ün daha iyi kamerasının avantajlarını kullanması sayesinde Android'deki Photo Sphere'den daha iyi olacağını söylüyor. Son söylentiler, Galaxy S4'ün 13MP'lik bir kameraya sahip olacağı yönünde.
Devamını oku ...

DÜNYANIN EN HIZLI TELEFONU!


Çinli elektronik üreticisi Huawei, ‘dünyanın en hızlı akıllı telefonunu’ sundu. MWC 2013’te tanıtılan Ascend P2, Wi-Fi kullanan akıllı telefonlara oranla internete en az 2 kat daha hızlı bağlanma özelliği vaat ediyor.

Barcelona’da düzenlenen Mobil Dünya Kongresi’nde (MWC 2013) teknoloji firmaları yeni ürülerini görücüye çıkarıyor. Huawei’nin sunduğu Ascend P2, HD filmleri sadece birkaç dakikada, şarkıları, videoları ve e-kitapları sadece birkaç saniyede indirebilme özelliğiyle tanıtıldı.

4.7 inç (11.9 cm) genişliğinde ekrana sahip olan Ascend P2’nin ekran çözünürlüğü 1280x720 piksel. 1080p olan ekran, 315 ppi (inç başına piksel) ile yüksek bir görüntü kalitesi sunuyor. Huawei’nin CEO’su Richard Yu, Corning Gorilla Glass 2 camı kullanan telefonun ‘HD video izleme imkanı sunduğunu ve izleme derecesinin 85 derece olduğunu’ belirtti.

‘EN HIZLI TELEFON’
Ascend P2,1.5GHz dört çekirdekli işlemciye, 1 GB RAM’e ve 16 GB dahili belleğe sahip. Yu, Ascend P2’nin, saniyede 150 megabit indirme özelliğiyle ‘dünyanın en hızlı akıllı telefonu’ olduğunu belirtti. LTE (Long Term Evolution) dördüncü kategori süper hızlı veri indirme teknolojisine sahip olan Ascend P2, saniyede 100 megabit indiren iPhone 5’i geride bırakıyor.

2420 mAh gibi güçlü bir batarya kullanan Asccend P2, ‘Quick Power Control’ teknolojisi sayesinde batarya kullanımını yüzde 10 azaltıyor. ‘ADRX’ adı verilen teknoloji ise ağ oluşturma ayarları sayesinde batarya ömründen yüzde 20 tasarruf yapabiliyor.

Telefonun arka panelinde 13, ön panelinde ise 1.2 megapiksel kamera yer alıyor. Yüz tanıma içeriği bulunan kamelar, aynı zamanda HDR (Yüksek zamanlı menzil görüntüleme) özelliğine sahip. Bu teknoloji, bir fotoğrafın karanlık ve aydınlık kısımlarını bir araya getirerek optimum ışıktaki görüntüyü sunuyor.

HUAWEI’NİN YÜKSELİŞİ DEVAM EDİYOR
Huawei, 2012’nin son çeyreğinde BlackBerry’yi geride bırakarak dünyanın en büyük üçüncü akıllı telefon üreticisi unvanını ele geçirdi. Şirket, yıllık satışlarının yüzde 60 arttığını açıklarken, 2012’de toplam 127 milyon tüketici ürünü nakliyatı yapıldığını, bu cihazların 32 milyonunu akıllı telefonların oluşturduğu belirtildi.

Akıllı telefon satışlarından 2012’de 7.5 milyar dolar gelir elde eden Huawei, böylece 2011’e oranla yüzde 10’luk da bir artış elde etti. Aynı zamanda, telekomünikasyon şirketlerine sattığı ağ donanımı ürünlerinin geliri 35.4 milyar doları bulan Huawei, bu rakamla Ericsson’u da yakalamış oldu.
Devamını oku ...

MERKÜR'ÜN RENKLİ HARİTASI ÇIKARILDI! (VİDEO)


NASA’nın Messenger uzay aracı, Güneş’e en yakın gezegen olan Merkür’ün bugüne kadar hiç görülmemiş yüzünü ortaya çıkardı. Aynı zamanda Güneş Sistemi’nin en küçük gezegeni olan Merkür, Messenger tarafından çekilen görüntülerde son derece renkli bir görünüm sergiledi.

Kayalık gezegen Merkür’ü 2011’den bu yana inceleyen Messenger’ın çektiği fotoğrafları bir araya getiren gök bilimciler, ortaya çıkan video karşısında şaşkınlığa uğradı. Binlerce fotoğrafın oluşturduğu videoda, ekseni etrafında dönen Merkür, insan gözüne göründüğünden çok daha renkli belirdi.

NASA’nın Messenger görevini yürüten Johns Hopkins Üniversitesi Uygulamalı Fizik Laboratuvarı, video hakkında, “Video, hem bileşimsel farklılıkları, hem de yüzeydeki materyallerin dış şartlara maruz kalmasıyla ortaya çıkan farklılıkları gösteriyor... Eski kraterlerin etrafında beliren genç kraterler, açık mavi veya beyaz renkte görülüyor’ denildi.

KÜRESEL HARİTA ORTAYA ÇIKTI
Merkür’ün renkli yüzünü gösteren video, Messenger tarafından gezegenin küresel haritasını çıkarmak için gerçekleştirilen görevin bir parçası.

Görev sonucunda, Merkür’ün piksel başına bir kilometre çözünürlüklü haritası çıkarıldı. Videoyu oluşturan fotoğraflardaki renklerin zenginleştirildiğini açıklayan NASA, böylece kayalık gezegendeki farklı arazi yapılarını tespit edebilecek.

Orta ve koyu mavi alanlar, Merkür’ün yerkabuğuna ait ve ‘düşük yansımalı materyal’ adıyla tanımlanan jeolojik birimi temsil ediyor. Mineral açısından zengin olduğu düşünülen bu alanın yanı sıra, karanlık bölgeler, yüksek akışkanlı lavların püskürdüğü alanları gösteriyor.

Messenger, 2004 yılında Uzay’a ateşlendi ve Mart 2011’de Merkür’ün yörüngesine ulaştı. Uzay aracı, geçtiğimiz yıl tamamladığı ön görevinin ek süresini tamamlamak üzere. 2013’ün sonuna kadar, Messenger’ın Merkür’e ait 163 bin fotoğraf çekmesi planlanıyor.

Devamını oku ...

19 Şubat 2013 Salı

HİSSEDEN BİYONİK EL!


İsviçre’de geliştirilen, 4 motoru ve 40 sensörü bulunan biyonik el, sinirlere bağlanarak düşünce ile kontrol edilebiliyor ve dokunulan nesnelerin hissedilmesini sağlıyor.

Lozan Federal Politeknik Enstitüsü’nden Silvestro Micera, biyonik elin sinir sistemine bağlanmasıyla beyne sinyaller gönderebildiğini ve geri bildirim alınabildiğini söyledi. Micera, ilk defa bu yıl başında Roma’da yaşayan bir gencin ameliyatla biyonik eli kullanmaya başladığını belirterek “Bu amputeler için büyük umut” dedi.
Devamını oku ...

CALL OF DUTY'NİN YAPIMCISINDAN YENİ OYUN!


Halo'nun yaratıcılarından ve Call of Duty'nin yapımcısından yeni bir oyun: DESTINYTM

Destiny ismindeki, birinci şahıs aksiyon türünün evrimi niteliğindeki oyun oyuncuları ortak bir dünyada bir araya getirecek. Call of Duty, Skylanders Spyro’s AdventureTM ve Skylanders GiantsTM gibi dev serilerin yapımcısı Activision ile Halo’nun yaratıcısı Bungie arasındaki kapsamlı işbirliğinin ilk ürünü olan Destiny birinci şahıs aksiyonunu, kalıcı ve dinamik online dünya ile birleştirerek interaktif eğlencede yeni bir deneyim yaşatacak.

Destiny Bungie’ye ün kazandıran geniş çaplı, bilimkurgu odaklı hikaye anlatımı ve maceralarını sinematik bir evrende geçen birinci şahıs aksiyonu ile birleştiriyor. Destiny ayrıca oyunculara diledikleri gibi keşfedebilecekleri, bağlantılı ve canlı bir dünya sunuyor ve diğer oyuncularla bir araya gelip başarılarını kutlayabilecekleri, arkadaşlarıyla veya yalnız başlarına maceralara atılabilecekleri sosyal alanlar sayesinde sosyal oyun deneyimini konsollara taşıyor.

“Bungie on yıl önce Halo ile birinci şahıs aksiyon oyunları türünü tanımlamıştı, şimdi ise Destiny ile türde yeni bir dönem başlatıyor,” diyor Activision Publishing CEO’su Eric Hirshberg.  “Destiny sürekli gelişen bir dünya. Dilediğiniz gibi dolaşıp keşfedebileceğiniz, çok geniş sınırlara sahip bir dünya. Hikaye modunda oynarken bile kendi maceralarını yaşayan oyuncularla karşılaşabileceğiniz bir dünya.”

Uzak gelecekte geçen Destiny’de oyuncular Dünya’daki son şehrin Muhafızları rolünde Mars’ın kızıl çöllerinden Venüs’ün sık ormanlarına kadar güneş sistemimizin kadim harabeleri arasında dolaşacaklar. İnanılmaz güçlere sahip olan oyuncular insanoğlunun düşmanlarına karşı savaşacak ve insanlığın Altın Çağı’nın çöküşü sırasında kaybedilenleri geri almaya çalışacaklar. Hikayelerin yön verdiği bir evrende geçen Destiny efsanesi oyuncuları birbirine kesintisiz biçimde bağlanmış işbirlikli, rekabete dayalı, herkese açık ve sosyal aktivitelerle dolu cesur bir yeni dünyada birbirinden sürükleyici maceralara götürecek. Bungie’nin yeni nesil oyun motoru sayesinde Destiny Microsoft Xbox 360 video oyun ve eğlence sistemi ve PlayStation 3 bilgisayar eğlence sistemine ek olarak yeni konsollarda da hayat bulacak.
Devamını oku ...

WİNDOWS BLUE GÖRÜNDÜ!


Windows Blue, MS'in iş ilanlarında göründü!

Bu sene ortaya çıkması beklenen "Windows Blue", ilk kez resmi olarak kendini gösterdi!

Windows 8 çıkmadan önce duymaya başladığımız "Windows Blue"nun son zamanlara kadar Windows 8'e özel bir güncelleme olacağını düşünüyorduk. Ancak geçtiğimiz günlerde ortaya çıkan bir bilgiye göre Blue, sadece Windows 8 değil, diğer Microsoft ürünleri için de bir güncelleme olacaktı.

Microsoft'un yeni verdiği iş ilanları ise Windows Blue'nun varlığını kanıtlamış oldu. İlana (ilan şu an kaldırılmış görünüyor) göre Windows Blue, Windows 8 ve Windows RT'nin kullanıcı arayüzünü geliştirmeyi amaçlıyor. İlanın Windows Blue ile ilgili bölümüne baktığımızda Blue'nun işletim sisteminin "giriş ekranı, uygulama hayat döngüsü, pencereleme, kişiselleştirme" gibi alanlarına, "kullanıcı deneyimini ve kullanım kolaylığını iyileştirmeye odaklandığını görüyoruz.

Şirketin verdiği başka bir ilanda ise "Windows Phone Blue" için yeni bir Excel uygulaması geliştirdiği anlaşılıyor. Ancak ilanda Windows Phone Blue'nun detayları verilmiyor.

Microsoft ürünleri için düzenli olarak yayınlanacağı düşünülen Blue'nun ilk kez bu sene ortaya çıkması bekleniyor. Blue'nun sunacağı en önemli yenilikler arasında giriş ekranı için daha çok esneklik ve kişiselleştirme olacak.
Devamını oku ...

HTC ONE BOMBASI PATLADI!


HTC One resmi olarak tanıtıldı!

HTC, büyük merakla beklenen amiral gemisi cebini resmi olarak tanıttı! İşte HTC One...

Son zamanların en çok sızan cebi HTC One, Tayvan'lı cep üreticisinin bugünkü etkinliğinde resmi olarak tanıtıldı. HTC'nin yeni uç nokta cebi, dört çekirdekli işlemci, Sense 5, Android 4.1.2 gibi özellikleriyle 2013'ün en dikkat çeken ceplerinden biri olacak gibi görünüyor.

4.7 inç'lik, Gorilla Glass 2 korumalı "LCD 3" ekrana sahip HTC One, 1080p çözünürlüklü ekranında 468PPI gibi oldukça yüksek bir piksel yoğunluğuna ulaşıyor. One'ın dört çekirdekli Qualcomm Snapdragon 600 işlemcisi, 1.7GHz saat hızında çalışıyor. Cihaz, bolca uygulamayı aynı anda çalıştırmanıza izin verecek 2GB'lık bir RAM'e sahip.

MicroSD ile genişletilme imkanı bulunmayan HTC One'ın 32GB'lık ve 64GB'lık modelleri bulunuyor. HTC'nin yeni cebinde kullandığı 2.300mAh'lik pil, onun uzunca bir süre ayakta kalmasını sağlayacak gibi görünüyor.

One'ın en can alıcı özelliği ise geçtiğimiz günlerde HTC'nin ipucunu verdiği "ultra pixel" teknolojisini kullanan kamerası. Daha fazla ışık alabilen bu teknoloji (HTC'ye göre 3 kat daha iyi ışık alıyor), daha iyi düşük ışık çekimleri sağlayabiliyor. HTC'nin yeni teknolojisinin rakip teknolojilerden ne kadar üstün olduğunu testlerde daha iyi görebilecğeiz Cebin Lumia 920'deki gibi "optik görsel stabilizasyonu" işlevi de var.

HTC One'ın diğer özellikleri ve çıkış tarihi

Alüminyum tek parça gövdeye sahip HTC One, HTC'ye göre yüksek kalitede bir yapıya sahip ve ele rahatlıkla sığıyor. Cihazın ön yüzündeki çift hoparlör, müzikleri, oyunlardaki sesleri ve videoları stereo olarak dinlemenize izin veriyor. HTC One, Beats Audio teknolojisini de içerisinde barındırıyor.

Mart ayı itibariyle Türkiye'de Avea, Turkcell, Vodafone ve tüm diğer HTC Satış Noktalarında satışa sunulacak olan HTC One, aynı zamanda tüm dünyada 80'in üzerinde bölge ve ülkedeki 185'ten fazla cep telefonu operatörü aracılığıyla piyasada olacak.
Devamını oku ...

18 Şubat 2013 Pazartesi

SON 9 AY!


Türksat Genel Müdürü Dalbay, 4A uydusunun Kasım ayında uzaya fırlatılacağını açıkladı.

Türksat Genel Müdürü Özkan Dalbay, 2013 yılındaki en önemli hedefleri olan 4A uydusunun Kasım ayında uzaya fırlatılması olduğunu bildirdi.

Dalbay, yaptığı açıklamada, 2013 yılındaki en önemli hedeflerinin TURKSAT-4A uydusunun fırlatılması olduğunu belirterek, “Şu anda yaklaşık yüzde 80'i bitti uydunun. 3-4 ay sonra son test başlayacak. Yapısal ve fiziksel entegrasyonlar bitiyor. Daha sonra 3-4 ay son testleri yapıldıktan sonra Kasım ayında uzaya fırlatılacak” dedi.

TÜRKSAT-4A uydusunun testlerinin tamamlanmasının ardından fırlatılmak üzere Kazakistan'a gönderileceğini ifade eden Dalbay, Kasım ayında da uydunun Kazakistan'daki fırlatma rampasından fırlatılacağını kaydetti.

Türkiye'nin içinde ve dışındaki haberleşme ihtiyaçlarının yüksek düzeyde olduğunu anlatan Dalbay, “Şu anda gelen talepleri, kendi uydularımızdan çok zor karşılıyoruz. TÜRKSAT- 4A uydusunu fırlatmak için bekliyoruz. Onun akabinde de 2014 yılının Şubat ayında da TÜRKSAT-4B uydusunu fırlatacağız” diye konuştu.

TÜRKSAT-4A uydusunun 42 dereceye TÜRKSAT-4B uydusunun da 50 dereceye konacağını kaydeden Dalbay, “50 derecede bugüne kadar hiç bir ülke kendi uydusunu işletmemiş, kiralık uydularla yörünge haklarını koruyoruz” dedi.

Yerli katkılı 31 derece uydu sözleşmesi 4 ay sonra

2013 yılının ortalarında yeni uydu sözleşmesi imzalanması ve yeni uydu siparişi üzerine çalıştıklarını ifade eden Dalbay, bir kısmı yerli üretim katkılı olacak olan uydu için fizibilite çalışmalarının yapıldığını söyledi.

Yüzde 20'si Türkiye'de yapılacak olan uydu için sözlemenin 3-4 ay sonra imzalanacağını bildiren Dalbay, özellikle uydu son testlerinin ve bazı yapısal parçalarının Türkiye'de yapılacağını söyledi.

Uydunun ilk montajının yurt dışında yapılacağını belirten Dalbay, “Montajın hangi ülkede yapılacağına henüz karar vermedik ama bir ihtimal Japonya'da olacak. Bu uyduyu 2015 yılına yetiştirmeyi düşünüyoruz. Bu uyduyu 31 dereceye koyacağız. Bu yılda sözleşmeye bağlama anlamında en önemli projemiz, bu olacak. Çünkü 31 derecede Türkiye'nin uydu yörünge hakları var” diye konuştu.

“Uydu taleplerinin 5'te biri yurt dışından”

Boş olan 31 derecedeki yörünge hakkını korumak ve yeni talepleri karşılamak için acilen 31 dereceye uydu tedarik edileceğini, bu nedende de bu uyduya 31 derece uydu projesi denildiğini anlatan Dalbay, “Sürekli büyüyen ve gelişen ülkemizin içinden ve dışından gelen ihtiyaçları karşılamış olacağız. Şu anda bize gelen uydu taleplerinin 5'te biri yurt dışından. TÜRKSAT-4A uydumuzun bir özelliği de Afrika'nın da tamamına hizmet verecek olması. Mevcut uydularımızla Afrika'nın tamamına hizmet veremiyoruz. 2015 yılı sonu bizim için kritik bir süre. O zaman elimizdeki uydu sayısı 5'e çıkmış olacak. Ciddi bir kapasiteye ulaşmış olacağız. Şu anda uydu işletmeciliğinde dünyada 16. sıradayız, 2015 yılında 11. sıraya çıkmış olacağız” dedi.

Türksat'a ait uyduların kapasitelerini boşaltmak için Yunanistan'ın uydu şirketinden kapasite kiralandığını belirten Dalbay, bazı hizmetlerin buradan verildiğini söyledi.

Okullara yeni teknolojiyle uydudan internet hizmeti

Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) ile uydu üzerinden internet hizmetinde yeni bir teknoloji kullanımıyla ilgili sözleşme imzalandığını dile getiren Dalbay, sözleşme kapsamında karasal alt yapının gitmediği 4 bine yakın okula uydu üzerinden internet hizmetinin Ka Bant denilen yeni bir teknoloji kullanılarak verileceğini kaydetti.

Dalbay, söz konusu çalışmaya 1-2 ay içinde başlanacağını ifade etti.

“Uzaydan bilgi otobanı kuruyoruz”

Türksat olarak Türkiye'nin her yerine bilgi otobanları kurduklarını ifade eden eden Dalbay, “Bilgi otobanlarını sadece karadan kabloyla değil, aynı zamanda uzaydan da kurmamız lazım. Uzaydan kablo otobanlarını biz kuruyoruz” dedi.

TÜRKSAT-4B uydusunda yeni bir teknolojiyle sadece Türkiye'ye değil, Ortadoğu'ya, Afganistan'a, Balkan ülkelerine bilgi otobanlarını ulaştıracaklarını bildiren Dalbay, “Bugünkünden çok daha hızlı internet hizmeti verilecek” dedi.

“2019 yılında dünya nüfusunun yüzde 91'ine kendi uydularımızla internet erişimi sağlama hedefimiz var” diyen Dalbay, 2017-2018 yıllarında bu hedefe ulaşmayı planladıklarını söyledi.

Bu yıl sonunda ya da 2014 başında tasarımı tamamen yerli, bütün üretim süreçleri TAI'de yürütülecek olan askeri ihtiyaçları da karşılayacak uydu sözleşmesi imzalayacaklarını belirten Dalbay, Dünya Telekomünikasyon Birliği'ne daha batı ve daha doğuda yörünge hakkı için başvuru yaptıklarını, Türkiye üzerine kayıtlı hale getirilecek olan bu yörüngelere 2018'e kadar uydu koymayı planladıklarını kaydetti.
Devamını oku ...

JÜPİTER'İN UYDUSUNDA YAŞAM OLASILIĞI DAHA FAZLA!


Gökbilimciler Mars'ın çöllerinden çok Jüpiter'in uydusu Europa'da yaşam olma olasılığının daha fazla olduğunu söyledi. Uzmanlar Europa'da bir okyanus ve ince bir buz tabakasının olduğunu belirtti.

Amerikan Uzay ve Havacılık Dairesi NASA'nun uzmanları Jüpiter'in uydusu Europa'nın Dünya'daki gibi yaşam olma olasılığının en yüksek olduğu yer olduğunu belirtti. ABD'de son yapılan araştırmalarda bilim insanları Europa'nın gezegenlere en yakın altıncı uydu olduğuna dikkat çekerek, Mars'ın çölle kaplı yüzeyinden daha fazla yaşanabilir bir yer olduğunu söyledi. Uzmanlara göre Europa'nın yüzeyinde bir okyanus ve ince bir buz tabakası var. Teoriye göre bu da Europa'da oksijenin olabileceğini gösteriyor.

NASA uzmanları Mars'tan daha çok Europa'ya odaklanılması gerektiğini belirtiyor. Europa'nın keşif planının yeniden gözden geçirilmesi gerektiğine vurgu yapan uzmanlar, misyonunu tamamlaması için ucuz çözüm yollarının  bulunabileceğini kaydetti.

NASA'nın Pasana'daki Jet Fırlatma Laboratuvarı'nda (JPL) gezegen uzmanı Robert Pappalardo, France 24'e yaptığı açıklamada "Europa yaşanabilirlilik açısından çok daha umut verici. Keşfetmemeiz gereken yer orasıdır" dedi.

Amerikan Bilimler Derneği'nin (AAAS) yıllık konferansında konuşan Pappalardo Europa üzerinde alçak uçuş yapmanın bilim insanları için orayı keşfetmek için yeterli bilgiyi verebileceğini söyledi. 2 milyar dolarlık Clipper adlı proje 2021'de hizmete girmesi bekleniyordu ve bu projeyle Titan ve Europa gibi uydular analiz edilecekti. Ancak NASA geçen yıl yaptığı açıklamada yeterli fonu bulamadığını belirtmişti.

Avrupa Uzay Ajansı ise Jüpiter'e 2030'da bir araç göndermeyi planlıyor. Europa, Jüpiter'in doğal uydularından biridir. 1610 yılında Galileo Galilei tarafından bulunan dört büyük uydudan (Galilei uyduları) gezegene yakınlık açısından ikinci sırada bulunanıdır, bu nedenle Jüpiter'in 'II' numaralı uydusu olarak adlandırılmıştır. 3000 kilometre çaplı uydunun yüzeyi buzla kaplıdır.
Devamını oku ...

BU BİLGİSAYAR HİÇ ÇÖKMÜYOR!


Ne yaparsanız yapın, ne kadar zorlarsanız zorlayın, hiç çökmeyen bir bilgisayar olur mu? Oluyormuş!

University College of London'dan Profesör Peter Bentley ve meslektaşı Christos Sakellariou, aynı anda birden fazla görevi yerine getirirken çöken, kilitlenen geleneksel bilgisayarların ortaya çıkardığı sorunları çözmek için yola çıktılar. Vardıkları nokta, "geleneksel bilgisayar anlayışı tarih mi oluyor?" sorusunu sorduruyor.

Geliştirilen bilgisayar, belirli bir veri dizisiyle karşılaşıldığında yapılacakları belirten komut çiftleri barındırıyor. Bu komut çiftleri daha sonra makineye bağlı, rastgele seçilen sistemlere gönderiliyor. Her sisteme gereğinden fazla komut gönderildiği için birisi bozulursa diğerleri işi yapıyor. Her sistem kendi hafıza ve veri deposuna sahip olduğundan buralardan kaynaklanan hatalar sıfıra indirilmiş oluyor. Böylece sistem geleneksel bilgisayarların aksine "gerçekten" aynı anda birden fazla işlem yürütebiliyor. Günümüzde çoklu görev yapan bilgisayarlar aslında bunu farklı görevler arasında geçiş yaparak gerçekleştiriyorlar. Bu geçiş çok hızlı gerçekleştiğinden, sanki aynı anda yürütülüyorlarmış gibi görünüyor.

Çalışma mantığı geleneksel bilgisayarlardan çok daha fazla insan beynini andıran yeni sistemin, çökme riskinin kabul edilemeyeceği kritik görevlerde, örneğin insansız uzay uçuşlarında ya da askeri robotik alanlarından kullanılabileceği düşünülüyor.
Devamını oku ...

16 Şubat 2013 Cumartesi

EN GENÇ KARA DELİK KEŞFEDİLDİ!


Görüntüdeki dağınık süpernova kalıntısının, Samanyolu’ndaki en genç karadeliği barındırdığı düşünülüyor.

Birleşik görüntüde yeşil renk NASA’nın Chandra X-ışını Gözlemevi, pembe renk NSF Çok Büyük Radyo Dizisi ve sarı renk Palomar Gözlemevi’nin kızılötesi verilerinden oluşuyor.

W49B olarak adlandırılan kalıntı yaklaşık bin yıl yaşında ve 26.000 ışık yılı uzağımızda.

Kütleli yıldızların patlamasıyla oluşan bu tür kalıntılar genellikle her yöne eşit miktarda madde atıldığından simetriktir. Bununla birlikte W49B süpernova kalıntısı içindeki yıldızın kutuplarından fışkıran madde ekvatorundan fışkırana göre daha hızlı yayılmıştır. Bu da şeklin asimetrik olmasını sağladı.

Gökbilimciler yıldız kalıntısındaki elementleri Chandra ile inceleyerek bir yıldızın nasıl patladığı hakkındaki kuramları karşılaştırabildi. Kalıntı içinde kükürt ve silisyum gibi farklı elementlere rastlansa da maddenin neredeyse yarısının demirden oluştuğu görüldü. Bu ise asimetrik patlamaya ilişkin tahminleri doğruladı.

Araştırmacılar ayrıca süpernova patlamasının ardından geride kalan cismin ne olduğunu da anlamaya çalıştı. Çoğu zaman süpernova patlamasının ardından merkeze çöken kalıntı yıldız oldukça yoğun olan nötron yıldızlarını oluşturur. Bazen X-ışını yayılımı görülmeyen bu tür cisimler grnelde X-ışinı ya da radyo sinyalleri ile algılanabilir. Chandra verilerini dikkatle inceleyen gökbilimciler buradaki cismin nötron yıldızı değil bir karadelik olabileceğini düşünüyor.

Eğer öyleyse bu son bin yıl içinde oluştuğundan dolayı Samanyolu içinde bilinen en genç karadeliktir. İçinde bir karadelik olduğu sanılan bir başka örnek de SS433 kalıntısı ancak bu kalıntı W49B’ye göre daha yaşlı çünkü 17.000 ile 21.000 yıl yaşında.

Chandra kalıntıyı iki buçuk gün boyunca gözlemledi.
Devamını oku ...

TELEFONUNUZU KAHVENİZLE ŞARJ EDİN!!


Yakında cep telefonları bir fincan kahveyle şarj edilecek. The Epiphany One Puck isimli alet, üzerine konan sıcak kahve fincanından telefonu şarj edecek...

The Epiphany One Puck isimli alet, üzerine konan sıcak kahve fincanından telefonu şarj edecek.

ABD'de Pennsylvania'daki Epiphany Labs firması tarafından prototipi üretilen alet, USB kablosuyla telefonu şarj ediyor. Aletteki Stirling motoru, ısıyı elektrik enerjisine çeviriyor. Aletin 2014 başında piyasaya sürülmesi bekleniyor.

Puck sadece kahveyle de değil çay veya diğer sıcak içecekler konulmasıyla da çalışıyor. Aletin kırmızı ve mavi şeklinde iki tarafı var. Kırmızı tarafı sıcaklığı elektrik enerjisine çevirirken mavi taraf da soğuk meşrubattan telefonu şarj ediyor.
Devamını oku ...

GALAXY S4 YALNIZ GELMEYECEK!


Samsung'un beklenen telefonu Galaxy S4 bakın beraberinde kimlerle geliyor?

Güney Kore merkezli teknoloji devi Samsung'un Galaxy S4'ü uzun zamandır konuşuluyor. Son olarak Nisan ayında satışa sunulacağı haberleri internete sızan Galaxy S4'ün yalnız gelmeyeceği ve beraberinde iki cihazın daha tanıtılacağı ortaya çıktı.

Project J kod adıyla üretilen Galaxy S4 dışında aynı kod adı altında Project J Mini ve Project Active isimli iki cihaz daha bulunuyor. Project J Mini kod adını taşıyan cihazın daha küçük ekrana ve düşük donanımsal özelliklere sahip Galaxy S4 Mini olması beklenirken, Project J Active'in ise bir telefon olmaktan öte giyilebilir bir cihaz olduğu iddia ediliyor. Bu da Samsung'un Apple'ın iWatch'unda olduğu gibi kendi akıllı saatini geliştirdiği ihtimalini akıllara getiriyor.

Elbette tüm bunlar henüz netlik kazanmış değil; ancak ilerleyen aylarda telefon pazarının epey ısınacağını söyleyebiliriz.

GALAXY S4 NASIL OLACAK


4.99 inç'lik Full HD çözünürlüğündeki Super AMOLED ekranıyla dikkat çeken Galaxy S4, 8 çekirdekli Exynos 5 Octa işlemcisinden güç alıyor. 13 megapiksel arka ve 2 megapiksel önde dahili kameraları bulunan cihaz ile 1080p formatında video çekimi yapılabiliyor. Android 4.2.1 Jelly Bean işletim sistemi altnd çalışan ve TouchWiz arabirimini kullanan Galaxy S4 siyah ve beyaz renk seçeneklerine sahip olacak.
Devamını oku ...

CEP TELEFONUNDA YENİ DEVRİM!


Cebinizin üstünde beliren gerçek bir klavye!

Önümüzdeki sene kullanacağınız cep telefonunuzun ekranı, büyük ihtimalle bunu da yapabilecek!

Akıllı telefonlar ve tabletler yaygınlaştıkça, onları PC'ler gibi kullanmaya yönelik talepler de artıyor. Şu an PC'lerin yerini doldurmaktan uzak görünseler de, bu yenilikçi şirketlerin yeni fikirler denemesine engel değil.

Kaliforniya merkezli Tactus Technology, bir tablet üzerine onu sadece kullandığınızda beliren fiziksel tuşlar yerleştirmeyi başardı. Bunu "Mikroakışkanlar" ile başaran şirket, siz yazı yazmadığınız sırada tuşların tamamen kaybolmasını sağlayabiliyor. Tactus'un tuşları, ekran üzerindeki kanallar yoluyla çalışıyor. Bu kanallar, zehirli olmayan bir sıvıyla dolu ve kanallardaki basınç yükseltilerek tuşun oluşturulması sağlanabiliyor.

Şu an prototip olarak sunulan bir cihazda teknolojinin gerçekten de çalıştığı görünüyor. Ancak teknoloji, şimdilik toplu üretime hazır değil ve Tactus'un çözmesi gereken bazı sorunlar var (tuşlardan sürekli çıkan ses gibi). Bunun yanında tuşları yanlışlıkla patlatma ihtimalinizin de ortadan kaldırılması gerekiyor.

Teknolojinin kullanılabilir hale getirilebilmesi halinde özellikle ceplerine bakmadan mesaj yazanların ve görme engellilerin çok işine yarayacağını düşünüyoruz. Tactus, yeni teknolojinin 2013'ün sonlarında veya 2014'ün başlarında üretime geçmesini umuyor.
Devamını oku ...

14 Şubat 2013 Perşembe

İMZALAR ATILDI, 4G GELİYOR!


ASELSAN'da imzalar bugün atıldı, 4G geliyor!

Dördüncü Nesil (4G) Haberleşme Teknolojisi Geliştirme (ULAK) Projesi imza töreni bugün gerçekleşti.

Aselsan'dan yapılan açıklamaya göre, Dördüncü Nesil (4G) Haberleşme Teknolojisi Geliştirme (ULAK) Projesi, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım'ın katılımıyla imzalandı.

ASELSAN sivil alanlara da yönelecek

ASELSAN Genel Müdürü Cengiz  Ergeneman, bu yıl dönemde teknolojik üstünlük gerektiren ulaştırma, telekom, sağlık gibi sivil alanlara da girmeyi planladıklarını söylemişti.

ASELSAN olarak askeri haberleşme ve elektronik alanlarında elde ettikleri tecrübeleri sivil alanlarda da kullanmayı istediklerini belirten Ergeneman, şöyle konuştu:

''Örneğin sağlık sektöründe görüntüleme cihazları bize çok yakın bir alan. Termal kamerayı, açık kalp ameliyatlarında kullanıyorlar. Yine Türkiye, raylı sistemlere oldukça büyük yatırım yapıyor. Hızlı tren olsun, Marmaray olsun bu tür sistemlerde oldukça büyük miktarda elektronik teçhizat var. Biz alt yüklenicilerimizle birlikte bu tür sistemlerin büyük kısmını Türkiye'de yapabileceğimizi düşünüyoruz. İlgili mercilere müracaat ettik. Bu işlere talibiz. Ayrıca şu anda telekom sektöründe 3G'den sonra 4G gelmesi söz konusu. 4G konusunda baz istasyonlarının Türkiye'de geliştirilip kurulması yönünde çalışmalarımız bulunuyor.''
Devamını oku ...

13 Şubat 2013 Çarşamba

'APPLE İPHONE 6 ÜRETİMİ İÇİN HAZIR'!


Apple’ın son modeli iPhone 6’nın üretimi için son hazırlıkların tamamlandığı belirtildi.

Yeni yılla birlikte Apple ve yeni ürünlerine yönelik söylentiler hız kazandı.

Son olarak Apple’ın, iPhone 6 modelinin üretimi için son hazırlıkları tamamladığı ifade edildi.

iPhone 6’nın 2013’ün Haziran ayında piyasaya sürüleceğine yönelik haberler daha önce gündeme gelmişti.

TASARIMLAR DEĞERLENDİRİLİYOR

ABD merkezli teknoloji danışmanlığı şirketi Jefferies’in analisti Peter Misek, Apple’ın yeni iPhone tasarımıyla ilgili çizimleri değerlendirmeye başladığını söyledi.

Teknoloji dünyasında isminin iPhone 5s olacağı söylenen yeni modelin tasarımına yönelik söylentiler de hız kazandı.

FARKLI RENK SEÇENEKLERİ

Modelin 4,8 inç genişliğinde ekran genişliği olacağı ifade edildi.

Yeni modelin geliştirilmiş yüksek çözünürlüklü kamerası olacağı da dedikodular arasında.

Apple’ın yedinci nesil mobil cihazının pembe, sarı, mavi, yeşil, mor, gri, kırmızı ve gümüş rengi seçeneklerde olabileceği belirtildi.

Daha önce çıkan haberlerde iPhone 5s ya da iPhone 6 olarak bilinen modelin plastik kasaya sahip olacağı söylenmişti.
Devamını oku ...

4G İÇİN KÜÇÜK BİR SORUN!


İngiltere'de televizyon yayınlarını düzenleyen Ofcom adlı kuruluş, 4G sinyalinin 2 milyon 300 evdeki televizyon alıcılarını olumsuz etkileyeceğini, bunu önlemek için filtre verileceğini duyurdu.

4G olarak anılan sinyal şebekesi 800 megahertzte kuruluyor; bu ise bazı televizyon yayınlarını bozuyor.

Etkilenecek olan sadece, karasal televizyon yayınlarını izlemeye yarayan sıradan antenler. Ofcom, uydu alıcılarının 4G'den olumsuz etkilenmeyeceğini açıkladı.

Filtreler için gereken kaynak, büyük iletişim şirketlerinin 4G lisansını satın almak için ödeyecekleri paradan elde edilecek.

İngiltere'de tıklayın EE adlı kuruluş 4G sinyalini vermeye başladı; sonraki lisans satışlarından elde edilecek kaynağın 180 milyon sterlinlik bölümünün filtre tedarikine ayrılması planlanıyor.

Filtrenin işlevsel olmadığı durumlarda başka bir formül bulunmaya çalışılacak.

4G "sorunlarına" karşı...

Kâr amacı gütmeyen Digital Mobile Spectrum Limited adlı bir kuruluş 4G şebekesinin alıcılarda ortaya çıkardığı soruna çözüm üretmek ve öneri getirmekle görevlendirildi.

Kuruluşun başına yeni getirilen Simon Beresford-Wiley "Yayıncı kuruluşlar ile yakın işbirliği içinde çalışmak istiyorum; benzer şekilde şebeke işletmecileri ile de... Amacımız şu anki televizyon yayınlarının izlenmeye devam edilebilmesi." dedi.

Simon Beresford-Wiley "Sinyallerden olumsuz etkilenen ve etkilenebilecek herkese gerekli danışmanlığı ve cihazı sağlamak üzerine odaklanıyoruz." diye konuştu.

4G şebekesini kurmak amacıyla televizyon yayını vericilerinin ayarlarının değiştirilmesi nedeniyle Galler'in güneyindeki televizyon alıcılarının da yeniden ayarlanması gerekmişti.
Devamını oku ...

NEXUS 4'E KABLOSUZ ŞARJ!


Nexus 4'e beklenen aksesuar geldi!

Nexus 4 için piyasaya sürülen bu cihaz, cep canavarına öyle bir özellik katıyor ki...

Aslında Nexus 4'le birlikte piyasaya çıkması beklenen kablosuz şarj istasyonu Google Play Store'da yerini aldı. Şimdilik Amerikalı müşterilerin kullanımına sunulan istasyon 60 dolardan satışa sunuldu. Diğer kablosuz şarj cihazları gibi Qi standardını kullanan istasyon, pil doldururken kablo derdine son veriyor: Telefonun pilini doldurmak için istasyonun üstüne bırakmak yeterli.

İstasyonla birlikte yeni donanımı destekleyen uygulamalar da Play Store'da yer edinmeye başladı. Ürün fotoğrafında telefon ekranında görülen pil şarj durumuyla ilgili bilgileri aslında Play Store'da 1,99 dolara satın alınabilen bir uygulama veriyor.

Kısa süre önce Nokia da, yeni Lumia cepleri için kablosuz şarj istasyonlarını piyasaya sürmüştü. Görünüşe göre çok yakında daha fazla üreticiden kablosuz şarj özelliği sunan telefonlar gelmeye devam edecek...
Devamını oku ...

NASA'DAN KORKUTAN AÇIKLAMA!


Amerikan Ulusal Havacılık ve Uzay Araştırmaları Merkezi (NASA), Ortadoğu'da tatlı su kaybının alarm verici düzeyde olduğunu açıkladı.

NASA'nın, Amerikan Jeofizik Birliği'nin dergisi “Water Resources Research”de yayımlanacak araştırmasında, Ortadoğu'da kötü yönetim, yeraltı suyuna artan talep ve 2007 yılındaki kuraklığın etkileri nedeniyle neredeyse Lut Gölü büyüklüğünde tatlı suyun kaybedildiği belirtildi.

Araştırmacılar, Türkiye, Suriye, Irak ve İran'da Dicle ve Fırat nehirleri havzası boyunca yer alan bölgelerdeki tatlı su rezervlerinin, toplam tatlı su depolarının 144 kilometreküpünü kaybettiğine dikkati çekti.

2003 yılından başlayarak 7 sene boyunca çift uydudan elde edilen verilerin incelendiği araştırmada, bu kaybın yüzde 60'ının, yeraltı sularının pompayla boşaltılmasından, beşte birinin de azalan kar yığınları dahil olmak üzere kuraklığın etkilerinden kaynaklandığı bildirildi.
Devamını oku ...

11 Şubat 2013 Pazartesi

FİYATLARI İNİYOR PS3!!


Sony'nin popüler oyun konsolu PlayStation 3'ün fiyatı düşüyor!

Sony'nin 20 Şubat tarihinde gerçekleştireceği etkinlikte şirketin yeni konsolu PlayStation 4'ü tanıtması beklenirken, diğer yandan bu beklenti PlayStation 3 fiyatlarına da yansıyacak gibi görünüyor.

400 dolara satışa sunulması beklenen PlayStation 4'ün aksine Sony'ye yakın kaynaklar, PlayStation 3'ün yeni fiyat etiketiyle birlikte 100 dolara kadar düşmesi ihtimali üzerinde duruluyor.

Henüz fiyatlarda bir kıpırdanma göze çarpmazken, PS4'ün tanıtılmasıyla ortaya atılan söz konusu iddiaların gerçekliği de ortaya çıkmış olacak.

Henüz fiyatlarda bir kıpırdanma göze çarpmazken, PS4'ün tanıtılmasıyla ortaya atılan söz konusu iddiaların gerçekliği de ortaya çıkmış olacak

Devamını oku ...

SAYDAM CEP GERÇEK OLDU! (VİDEO)


Saydam cep telefonu prototipi ortaya çıktı

Arkası görünen bir telefona sahip olmak ister miydiniz? Dünyanın ilk saydam telefonu ile tanışın!

Henüz ne işe yarayacağını tam olarak kestiremesek de, firmalar esnek cep telefonları gibi farklı şekillerde telefonların prototiplerini deniyorlar. Şimdi ise Polytron adındaki bir şirket, tamamen şeffaf bir "telefon" prototipini ortaya çıkardı.

İçindeki microSD, pil ve küçük bir devre kartı dışında her şeyi saydam olan akıllı cebin arkasını rahatlıkla görmeniz mümkün. "Smart Glass" adındaki bir teknolojiyi temel alan prototipin gücünü kapattığınızda saydam olmayan bir hale geliyor. Açtığınızda ise tahmin edebileceğiniz gibi cihazın büyük bir kısmının arkası görünüyor. İşlevleri şu an oldukça kısıtlı olan prototipin çalışır durumda bir donanımı ve yazılımı bulunmuyor.

Saydam bir cep ekranının ekrandaki görüntüleri görünmez hale getirmekten başka ne işe yarayacağı şimdilik tartışma konusu. Ancak teknoloji, otomobil sektöründe kendine yer edinebilir.

Devamını oku ...

"İPHONE 4S'İ GÜNCELLEMEYİN!"


Vodafone UK: "iPhone 4S'i güncellemeyin".

iPhone 4S kullanıcılarına "iOS 6.1'e sakın geçmeyin" uyarısı geldi. Peki ama neden?

İngiltere'de iOS 6.1'e geçmek isteyen iPhone 4S'li Vodofane kullanıcıları, operatörlerinin uyarısı üzerine bir süre daha beklemek zorunda kaldılar.

Vodafone UK, abonelerine gönderdiği kısa mesajda Apple'ın mobil işletim sisteminin son sürümü iOS 6.1'de internet performansını ve bağlanmayı etkileyen sorunlar bulunduğunu söyledi. Apple, bu sorunlarla ilgili henüz herhangi bir açıklama yapmış değil. ancak Vodafone'a göre Apple, sorunları onayladı ve onarım için üzerinde çalışmaya başladı.

Vodafone'un web sitesinde yer alan bilgilere göre sorun, ağa bağlanmayı zorlaştırabildiği gibi SMS gönderip almayı ve internete bağlanmayı da sorunlu bir hale getirebiliyor. "Apple, yazılımsal sorunu gidermek üzere çalışıyor. "Bu bağlantı sorunları ara ara meydana geliyor" diyen Vodafone, Apple'ın incelemeleri bitene dek iPhone 4S kullanan kimseye iOS 6.1'e geçmeyi önermiyor.

Geçtiğimiz ay yayınlanan, geçen hafta jailbreak'lenen iOS 6.1 güncellemesi, iPhone, iPad ve iPod touch'lar için birtakım küçük yenilikler ve düzeltmeler içeriyordu. Yeni sürümde şimdiye dek önemli bir sorun ortaya çıkmamıştı.
Devamını oku ...

9 Şubat 2013 Cumartesi

TEHLİKE NASA’NIN TAKİBİNDE!


45 metrelik göktaşının 15 Şubat günü dünyaya 28 bin km yakınlıkta geçmesi bekleniyor.

45 metrelik bir göktaşının 15 Şubat günü dünyaya rekor düzeyde yakın şekilde geçecek olması gökbilimcileri heyecanlandırdı.
 
Bir futbol sahasının yaklaşık yarısı büyüklüğündeki göktaşı, dünya yörüngesindeki meteoroloji ve iletişim uydularından bile daha yakın bir mesafeden geçecek. 
 
Amerika Uzay ve Havacılık Dairesi (NASA) yetkilileri 2012 DA 14 ismi verilen göktaşının dünya yüzeyine 28 bin kilometre yakınlıktan geçeceğini bildirdi. Bu, dünya ile ay arasındaki mesafenin sadece onda biri kadar. Daha önce hiçbir uzay cismi dünyaya bu kadar yakın bir mesafeden geçmemişti.

NASA yetkilisi Don Yeoman, göktaşının seyir rotasını doğru hesapladıklarından emin olduklarını söyledi. Yeoman, “ 15 Şubat’ta dünyaya çok yakın bir şekilde geçecek olan göktaşı konusunda kaygı verici bir durum yok.  Yörüngesi çok iyi biliniyor. Yol haritasını çok iyi biliyoruz, dünyaya çarpma tehlikesi yok,” dedi. 
 
2012 DA 14 adlı göktaşı saniyede 7,8 km’lik bir hızla geçecek. Bu, bir kurşunun hızının tam 10 katı.
 
NASA yetkilileri göktaşının çıplak gözle dünyadan görülemeyeceğini, ancak bir teleskop ve dürbün aracılığıyla Avrupa, Afrika ve Asya kıtalarından takip edilebileceğini söylüyor.
Devamını oku ...

BU ŞİFREYİ KIRMAK 17 MİLYON YIL SÜRÜYOR!!


Son günlerde siber saldırıya maruz kalan birçok önemli kurum, bu saldırılardan korunmanın yöntemlerini arıyor. Kurumların site güvenliğini arttırmasının yanı sıra kullanıcıların üzerine düşen sorumluluklar da var. Kullanıcıların alabileceği önlemlerin başında güçlü bir şifre geliyor.

2012 yılının başında e-ticaret sitesi zappos.com’un saldırıya uğramasının hemen ardından, sosyal medya mecrası LinkenIn de kullanıcılarının şifrelerinin çalındığını açıklamıştı. Bu tür siber saldırı haberleri tüm dünyada yıl boyunca yankılanmıştı. 2013 yılına gelindiğinde Twitter, 250 bin kullanıcısının şifrelerinin çalındığını duyurmuştu. Türkiye’deki önemli kurumlar da bu tür saldırılarda ciddi zarar gördü.

Bu saldırılardan korunmak için site güvenliğinin çok yüksek olması gerekiyor. Kullanıcıların da üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmesiyle şifrelerin çalınması imkansız hale gelebiliyor.

8 haneli bir şifre, yalnızca 9 dakikada çözümlenebilirken, 8 hafli bir sözcük ve bir sayıdan oluşan şifrenizin dolandırıcılar tarafından çözümlenmesi yaklaşık bir buçuk gün sürüyor. Yine 8 harfli bir şifre, bir yabancı karakter ve bir rakamdan oluşan şifrenin çözümlenebilmesi 19 yıldan fazla sürüyor. Bu şifreleri daha fazla harf, rakam ve karakterle karmaşık hale getirerek çözülmesini 17 milyon yıla kadar arttırabilirsiniz.

BUNU ÖRNEKLERLE AÇIKLAYALIM


Şifre: Aquarius

Çözülme süresi: 9.08 dakika

Şifre: Aquarius1

Çözülme süresi: 1.59 gün

Şifre: Aquar$ius1

Çözülme süresi: 19.24 yıl

Şifre: Aqu57ar$iu3s

Çözülme süresi: 17,400,000 yıl

Hackerların işlerini zorlaştırmak adına kullanıcıların atabileceği adımlar şöyle:

Şifreleriniz, takım ismi veya kuruluş yılı olmasın.

Oluşturduğunuz şifreler, mümkün olduğu kadar uzun olsun.

Şifreleriniz büyük harf, küçük harf, sayı ve özel karakterler içersin.

Kullanıcı adı ve parolalarınız aynı olmasın.
Devamını oku ...

7 Şubat 2013 Perşembe

RAYSIZ TREN GELİŞTİRİLDİ!


4 yıllık bir çalışmanın ürünü olan projede, trenler havadan hareket ediyor.

Karadeniz Teknik Üniversitesi Öğretim Üyelerinden Profesör Ekrem Yanmaz, raysız tren projesi geliştirdi.

4 yıllık bir çalışmanın ürünü olan model, gelecekte insan ve yük taşımadan kıtalar arası yolculuklara kadar kullanılabilecek bir yenilik.

Birkaç elementin laboratuar ortamında birleştirilmesiyle oluşan kristal, soğutulduğunda belirli bir düzene sahip mıknatıs dizisinin üzerinde havada asılı kalabiliyor.

Bunun yanı sıra ilk hareketle uzun bir yol kat edebiliyor.

Maketi yapılan projeyi Yanmaz, "Manyetik alan çizgileri bu kristale giremeyince ne oluyor arkadaşlar bu sefer bir şemsiye düşünün şemsiyenin üzerinde bir malzemenin havada durduğu şeklinde duracaktır. Bu şekilde yüzme gerçekleşiyor, havada yüzdürülebiliyor. Bu kristallerin her birisi yaklaşık 9 kilogramı tartabiliyor. Dolayısıyla kristal büyüdükçe havada tutabileceğin kütlenin miktarını arttırabiliyorsun” şeklinde anlattı.

Yanmaz, henüz model aşamasında olan projeye devlet desteğinin olması gerektiğini söylüyor.
Devamını oku ...

YENİ DÜNYA İÇİN YENİ UMUT!


NASA'a ait Kepler uzay teleskobundan alınan verilere dayanarak yapılan hesaplamalar, 13 ışık yılı uzaklıkta Dünya'ya benzeyen bir gezegenin olabileceğini gösterdi.

Teleskobun halka açık verilerine ilişkin yaptıkları araştırmanın sonuçlarını açıklayan, Harvard-Smithsonian Center for Astrophysics (CfA) araştırma merkezinden astronomlar, Dünya'ya en yakın, benzer gezegenin 13 ışık yılı uzaklıkta olabileceğini hesapladıklarını duyurdu.

Astronomlar bu sonuca, kırmızı cüce adı verilen yıldızların yörüngesinde bulunan gezegenlerin yüzde 6'sının yaşama el verişli olduğunu ortaya çıkarmak suretiyle vardıklarını kaydetti.

Araştırma heyetinin başı Harvard Üniversitesi astronomlarından Courtney Dressing ABD'nin Massachusetts eyaletine bağlı Cambridge kentinde düzenlediği basın toplantısında yaptıkları bilimsel çalışmanın sonuçları hakkında bilgi verdi.

Dressing, “Dünya'ya benzeyen bir gezegen bulmak için çok büyük mesafeleri araştırmamız gerektiğini düşünürdük. Şimdiyse başka bir Dünya'nın belki de arka bahçemizde, yerinin belirlenmesini beklediğini fark ettik” diye konuştu.

Kırmızı cüceler niçin önemli

Güneş'ten daha küçük, soğuk ve donuk yıldızlara Kırmızı Cüce adı veriliyor. Ortalama büyüklükleri Güneş'in üçte biri, ortalama parlaklıkları da Güneş'in binde biri kadar olan kırmızı cüceler, Samanyolu Galaksi'sindeki en az 75 milyar yıldızın dörtte üçünü oluşturuyor.

Güneş'e göre daha küçük boyutta olmaları kırmızı cüceleri, Dünya'ya benzeyen, yaşama elverişli gezegenlerin bulunması ihtimalinin en yüksek olduğu yıldızlar yapıyor.

Bu tip yıldızların küçük olması nedeniyle etrafında etrafında dönen gezegenlerin bu yıldızlar üzerindeki etkisi daha büyük oluyor.

Dünya ile aynı büyüklükteki bir gezegen yıldızın yuvarlak yüzeyini daha büyük oranda kaplaması, kırmızı cücelerin yörüngesindeki Dünya'ya yakın büyüklükteki gezegenlerin belirlenmesini kolaylaştırıyor. Ayrıca gezegenlerin, Güneş'ten daha soğuk bu yıldızlara, Güneş'e göre daha yakın bir yörüngede dönmeleri de bu gezegenlerin hayata elverişli gezegen kuşağında olma şansını azaltmıyor.

Nasıl hesaplandı

Araştırmalarında, kırmızı cüceleri belirlemek amacıyla Kepler teleskobunca yerleri saptanan 158 bin hedef yıldızı ayıklayan Dressing ve ekibi, daha sonra büyüklüklerini ve ısılarını daha kesin olarak hesaplayabilmek amacıyla bu yıldızları yeniden analiz etti.

Böylece araştırmacılar, yaptıkları analiz sonucu kırmızı cücelerin tamamının eskiden sanıldığından daha küçük ve daha soğuk olduğunu belirledi.

Yeni veriler ışığında yaptıkları araştırma sonucu kırmızı cücelerin yörüngesinde 95 Dünya benzeri gezegen olmaya aday gezegen saptayan araştırmacılar, bu tip yıldızların yüzde 60'ının Güneş Sistemi'ndeki Neptün gezegeninden daha küçük gezegenlere sahip olduğunu hesapladı.

Bu 95 aday gezegenden sadece 3'ünün yeterince sıcak ve aşağı yukarı Dünya ile aynı büyüklükte olduğunu belirleyen araştırmacılar, istatistiki olarak bakıldığında bunun, tüm kırmızı cücelerin etraflarında dönen gezegenlerin yüzde 6'sının Dünya'ya benzeyen gezegenlerden oluştuğu anlamına geldiğini ortaya koydu.

Güneş'e en yakın mesafedeki yıldızların yüzde 75'inin kırmızı cücelerden oluştuğunun bilindiğini kaydeden araştırmacılar, kırmızı cücelerin etrafındaki gezegenlerin yüzde 6'sının hayata elverişli olması gerektiğine ilişkin yaptıkları hesaplamadan yola çıkarak Dünya'ya en yakın Dünya benzeri gezegenin 13 ışık yılı uzakta olması gerektiğini hesapladı.
Devamını oku ...

6 Şubat 2013 Çarşamba

HACKER'LARA ÖZEL MİNİ HELİKOPTER (VİDEO)

Neredeyse madeni para boyutunda dört pervaneli helikopter (quadcopter) üreten İsveçli Bitcraze şirketi, baharda piyasaya sürülecek yeni bir pilotsuz hava aracı üretti. Böcek boyutundaki hava aracının özelliği, hitap ettiği tüketici grubu.

İnsansız hava araçları ve casus uçaklarının ordu ve istihbarat kurumlarında giderek daha fazla görev almaya başladığı günümüzde, böcek boyutundaki uçan robotlar da hızla gelişiyor. Bunun en son örneği, dört pervaneli hava araçları geliştiren Bitcraze’in ürettiği Crazyflie Nano Quadcopter.

Avucunuza sığacak olan mini helikopter, hacker’lar ve modder’lar (video oyunları için modifikasyon yapan kişiler) için geliştirildi. Amaç, her iki tüketici grubu için açık ve kapalı alanlarda keşif yapabilme imkanını artırmak.

İsveçli mühendisler Marcus Eliasson, Arnaud Taffanel, ve Tobias Antonsson’un geliştirdiği Crazyflie için, 18 Şubat tarihine kadar internetten ön sipariş verilebilecek. Mini helikopterin, bahar aylarında 150 dolar fiyatla piyasaya sürülmesi bekleniyor.

ÜRETİMİ PRATİK HAVA ARACI

İsveçli üç mühendis, Crazyflie’ı geliştirirken açık kaynaklı materyallere başvurdu. Hava aracının mekaniği, donanımı ve yazılımına kadar bu yöntemi uygulayan ekip, böylece projelerini tahmin ettiklerinden çok daha hızlı tamamladı. Gündüzleri ayrı bir işte çalışan üçlü, geleceri bir araya gelerek üç yıl süren çabayla Crazyflie Nano Quadcopter’ı ortaya çıkardı.

Eliasson, ‘gözden geçirdikleri diğer açık kaynaklı projelere bakarak var olan bilgilere göre hareket ettiklerini ve benzer adımları kullandıklarını’ söyledi.

GÖRÜNDÜĞÜNDEN DAHA KARMAŞIK

Dört pervane, bir batarya ve bir kontrol panelinden oluştuğu sanılsa da, Crazyflie göründüğünden daha karmaşık bir araç. Küçük gövdesi üzerinde birçok sensör ve anten bulunduran Crazyflie, video oyun geliştiricilere ve hacker’lara daha fazla hareket ve işlev özelliği sunacak.

Antonsson, “İnsanların Crazyflie’ı kullanacağını umuyoruz... Sadece onunla oyun oynaması bile çok zevkli. Ümidimiz, tüketicilerin bu ürüne yenilikler katacağı... Şimdiden Crazyflie’ın video kamera, LED ışıklandırma ve endüktif batarya taşımasına yönelik tavsiyeler gelmeye başladı” dedi.

PC ile kontrol edilen Crazyflie, 2.4 Ghz radyoya, jiroskopa ve düzen içinde uçması için hız ölçere sahip. 173 dolarlık bir üst modeli ise mıknatı ile yükselikölçere sahip.

9x9 cm ölçülerinde olan Crazyflie, 20 dakikada şarj oluyor ve 7 dakika havada kalabiliyor. Mini helikopterin ağırlığı ise 19 gram. Antonsson, “Eğer onunla yanlış bir şey yapmazsanız sizi öldürmez... Büyük boyutlu olanları bayağı zarar verici olabilir” dedi.


Devamını oku ...

5 Şubat 2013 Salı

PLAYSTATİON 4!!


Sony'nin yeni oyun konsolu PlayStation 4 bu tarihte geliyor!

Japon teknoloji firması Sony'nin yıllardır beklenen ve hakkında birçok spekülasyonun yapıldığı oyun konsolu PlayStation 4 ile ilgili heyecan verici bir gelişme yaşandı. Sony'den yapılan açıklamada 20 Şubat tarihinde PlayStation temalı bir etkinlik düzenleneceği duyuruldu.

Bu gelişme, 'PlayStation 4 mü geliyor' sorusunu akıllara getirdi; ancak Sony konuyla ilgili bir ayrıntı paylaşmaktan kaçındı.

New York City'de gerçekleştirilecek etkinlikte el konsolu PS Vita'nın da yeni sürümünün tanıtılma ihtimali bulunuyor. Ancak akıllardaki tüm sorular elbette 20 Şubat akşamı yanıt bulmuş olacak.
Devamını oku ...

İPHONE 6 BÖYLE OLABİLİR!


iPhone 6'dan beklenen 6 yenilik!

Bir sonraki iPhone'da hangi yenilikler bulunacak? İşte iPhone 6'da kendine yer bulabilecekler...

iPhone'la ilk tanıştığımızdan bu yana telefonda önemli geliştirmeler yapıldı. Ancak çoklu dokunmatik gibi büyük teknolojik sıçrayışlar, her zaman gerçekleşmiyor. Ancak iPhone 6'da geliştirilmeye açık alanlar hala var. İşte iPhone 6'da görebileceğimiz 7 yenilik.

1. Yeni kamera: Geçmişte Apple'a kamera sensörleri sağladığı bilinen Sony, 2013'te çok küçük bir alana sığabilen 13 megapiksellik bir sensör ortaya çıkaracak. Bu sensörün yüksek bir düşük ışık performansı sunması bekleniyor.

2. 4G'nin gelişimi: Gelecekteki iPhone'u sadece 1800MHz 4G bandını değil, çok daha fazla 4G ağını desteklemesi bekleniyor.

3. Wi-Fi 802.11ac: iPhone 5'in Wi-Fi bağlantısı, önceki iPhone'lara göre daha iyi. Ancak yeni nesil bir Wi-Fi teknolojisi çıkmak üzere ve bu, telefonun kablosuz ağlarda 500Mbps hızlarına ulaşmasını sağlayabilir.

4. NFC: Çok yakın mesafelerden veri aktarımına izin veren NFC, Apple'a göre iOS'daki Passbook'un aynısı. Ancak aslında değil, çünkü Passbook'un diğer cihazlarla iletişime geçmesi için bir QR kodunu okutmanız gerekiyor. NFC, ödeme dışında bluetooth cihazlarını eşleştirme, hızlı dosya transferi ve farklı birçok alanda kullanılabilir. Dolayısıyla NFC'nin bir sonraki iPhone'da yer alma ihtimali var.

5. Siri'ye tahmin yeteneği: Siri'nin sesli komutları yerine getiren bir asistan olmasının yanı sıra, ihtiyaçlarınızı siz onları düşünmeden tahmin edebilmesi gerekiyor. Google'ın Google Now ile yaptığı gibi.

6. Depolama geliştirmeleri: iPhone 5 tanıtımında 128GB'lık bir iPhone ile tanışmayı umanlar, hayal kırıklığına uğradılar. Ancak sayısız uygulama, HD video ve müzik kitaplığınızı sığdırabileceğiniz 128GB'lık bir seçeneğin Apple tarafından sunulması gerekiyor. İyi haber ise Intel ve Micron'un tırnak ucu büyüklüğündeki tek bir çipe 128GB'ı sığdıran yeni teknolojilerini duyurmuş olmaları.
Devamını oku ...

4 Şubat 2013 Pazartesi

DÜNYAYA HİÇ BU KADAR YAKLAŞMAMIŞTI!!


NASA, 15 Şubat'ta Dünya'nın yakınından geçecek olan yarım futbol sahası büyüklüğündeki ''2012-DA14'' asteroidin, şimdiye kadar Dünya'nın en yakınından geçen asteroid olacağını bildirdi.

NASA'nın Dünya'ya Yakın Uzay Cisimleri Programı'ndan Don Yeomans, asteroidin Dünya'ya kesinlikle çarpmayacağının altını çizdi.

Yeomans, "Dünya'nın yaklaşık 28 bin kilometre uzağından geçecek asteroid, Yeryüzü'ne insan yapımı uydulardan bile daha yakın olacak. Asteroid, Alçak Dünya Yörüngesi'ne yerleştirilen Uluslararası Uzay İstasyonu ve gözlem uyduları ile Dünya'nın arasından geçip yoluna devam edecek" dedi.

Yaklaşık 50 metre genişliğindeki asteroidin geçişini Mojave Çölü'ndeki Goldstone Radarı ile izleyecek NASA, boyutları, dönüş hızı ve yansıtma gibi özelliklerini belirledikten sonra DA14'ün üç boyutlu radar haritasını çıkaracak.

Gökcismi, saatte 29 bin kilometre hızla hareket ettiği için amatörler tarafından gözlenmesi mümkün olmayacak. Sadece deneyimli ve şanslı gözlemciler, DA14'ü bir anlığına görebilecek.
Devamını oku ...