Katagoriler

29 Aralık 2012 Cumartesi

ÇİN'İN YENİ İNTERNETİ!


İnternet'e getirdiği kısıtlamalarla tanınan Çin, bugünlerde yeni bir "numaranın" peşinde...

Kullanıcı sayısıyla dün
yanın en büyük internet pazarını oluşturan Çin'de, kullanıcılar artık internet bağlantısı için servis sağlayıcılarına gerçek kimliklerini vermek zorunda. Bu sayede, internette gezilen her sitede, kullanıcıların kendi isimleriyle var olması sağlanacak. Yeni uygulamaya rağmen takma isim kullanmayı başaranlar ise, cezaya çarptırılabilecek.

Ulusal Millet Meclisi Daimi Komitesi, sabit hatlarda ve mobil internet bağlantısında yasanın böyle bir gereksinime ihtiyaç duyup duymayacağına bu hafta karar verdi ve yasayı onadı. Sözkonusu kanun 2000'den bu yana ülkenin internet yönetimine getirdiği ikinci kanun olma özelliğini taşıyor.

Kumar, pornografi ve Komünist Parti'ye yönelik eleştirilerin yer aldığı siteleri sansürleyen Çin, bu senenin başlarında blog yazarlarından kendi isimlerini kaydettirmesini istemişti.

Beijing Foreign Studies University'den Profesör Zhan Jiang, teklifin Twitter benzeri Weibo hizmeti gibi platformlara sansür getirebileceğine dair endişe oluşturduğunu söylüyor. Zhan, "hakları koruyacak kanunlar oluşturmadan sadece kısıtlamak,makul değildir" diyor. Zhan'a göre bu teklifin zamanlamasının, partinin internet üzerinde bir hakimiyet kurma isteğiyle herhangi bir ilgisi olmayabilir.


Kaynak:www.chip.com.tr/
Devamını oku ...

UZAYLI SANATI...

EKİN ÇEBERLERİ

Bir zamanlar uzaylılar tarafından yapıldığına inanılan ekin çemberleri günümüzde yalanlanmakta. 


Tarlalarda oluşturulan bu görüntüleri insanları hayrete düşüyordu zamanında.


Günümüzde bunların insan eliyle yapıldığı kanıtlanmış.


Devamını oku ...

28 Aralık 2012 Cuma

ENERJİ ÜRETEN GÜNEŞ GÖZLÜĞÜ


Bunu da yaptılar… Kore’li bilim adamları güneş gözlüğünden enerji üretecek bir sitem geliştirdi.

Nano teknoloji yardımıyla yapılan bu gözlük aynı zamanda da güneşten gelen zararlı ışınları süzerek enerjiye çeviriyor.

Gözlüğün camlarında normal görüntü vermesi amacıyla organik boya ile renklendirilmiş sensörler kullanıldı.

Ve bu gözlük aynı zamanda akümülatör yardımıyla enerjiyi depolayıp başka aygıtlara da enerji sağlayabiliyor. 

Gün geçtikçe bu teknolojinin gelişip hayatımızın kolaylaştırılacağı düşünülüyor.

Şu anda böyle bir teknoloji yok beklide, ama benim düşüncem, “Güneş gözlüğüyle telefon şarj etmek neden olmasın?” değil mi?

Emre TOPAL
Devamını oku ...

DİNOZORLARIN ŞEHRİ


Bizlerden önce dünyada yaşadığına inanılan dinozorlar hakkında yeni gelişmeler oldu.

Uzamanlar Çin’in doğusundaki Şandong eyaletinde, dünyanın en büyük dinozor fosili alanı bulunduğunu belitti.

Arkeologlar, Cuçeng kenti yakınındaki 300 metre uzunluğundaki alanda 7 ayda 7600 dolayında fosil çıkardı.

Bilim adamlarının kış nedeniyle kazı çalışmalarına son verdiği, daha sonraki kazılarda daha çok fosil bulunabileceği kaydedildi. Cuçeng, Çin’in "dinozor kenti" olarak biliniyor.

Araştırmalar ilerledikçe eski zamana ait birçok bilgiye ulaşılacağı düşünülüyor.

Emre Topal
Devamını oku ...

MSN'NİN SON GÜNLERİ

Evet arkadaşlar doğru duydunuz, Windows Live Messenger tarih oluyor. Bir zamanlar herkesin bilgisayara girdiğinde ilk yaptığı şey Windows Live Messenger’de oturum açmak olurdu. 

Fakat ilk versiyonu 1999 yılında çıkan Messenger, son aylarını yaşıyor.

Artık Msn kullanıcıları 2013’ün ilk aylarında Skype’ye yönlendirilecek.  Skype’nin başkanı Tony Bates yaptığı açıklamada 2013 yılının başlarında Çin hariç bütün dünyadan Windows Live’nin geri çekileceğini doğruladı.

Artık Skype’ye Hotmail adresiyle giriş yapılacak ve bu şekilde iletişime geçilecek.

Messenger’ın Skype üzerinde aktivitesine devam etmesi pek çok kullanıcıyı da sevindirmiş görünmüyor. Bakalım ilerleyen günlerde neler olacak...

Emre Topal

Devamını oku ...

İNTERNET SUÇLARI


Sosyal medya suçlarında da büyük artış var. Artık teknoloji gelişti ve internet yayılmaya başladı.


Eski zamanlarda sadece masaüstü bilgisayarlar üzerinden girdiğimiz internet atık tablet , dizüstü bilgisayar hatta telefonlardan da giriliyor.

Bu artış oranıyla internette suç oranları da artış oldu. Geçenlerde gazetede okuduğum bir haberde online bir oyunda karakteri olan bir arkadaşımızın karakteri çalınmış ve dava açmış. Yani artık sosyal medya suçları ya da siber suçlar denilen suçlar artıyor.

 Görünüşe göre devlet ilerleyen zamanlarda bu tip suçların üzerine oldukça fazla düşeceği görünüyor.

Emre Topal
Devamını oku ...

İNSAN GİBİ KASLARINI KULLANABİLEN ÇOCUK ROBOT


Bilim insanları dokuz ay içerisinde yapay kasları olan insana benzer bir robot yapmak için plan yaptıklarını açıkladı.

Zürih Üniversitesi'nden bir ekip yapay kaslarıyla insan gibi hareket edebilecek bir çocuk robot üretmek için için kolları sıvadı.

Roboy isimli robot sponsorluklarla finanse edilecek ve 2013 yılında yani tam dokuz ay sonra bilimadamlarınınellerinde doğmuş olacak.

İNSAN GİBİ KASLARINI KULLANACAK

Roboy'dan önce 2011 yılında Avrupa Birliği destekli bir projede üretilen 'ECCEROBOT' isimli 'insan kopyası' robotun bir nevi çocuğu olacak.

15 proje partneri ve 40 mühendis Roboy'u hasta ve bakıma muhtaç yaşlılara yardım amaçlı kullanılması için üretecek. Roboy, eşya taşıyabilecek, bisiklete binebilecek ve üzerindeki kameralar sayesinde bakıma muhtaç kişilerin ailelerinin evdeki durumu internet üzerinden görmelerine bile imkan verecek.

Roboy üzerine entegre edilecek olan yüz tanıma teknolojisi sayesinde de evin güvenliğini sağlayacak.


Kaynak:http://www.veteknoloji.com

Devamını oku ...

27 Aralık 2012 Perşembe

KABLOSUZ ŞARJ!!!


Eğer bu arabalardan birini alırsanız; cep telefonunuz için şarj derdi tamamen tarihe karışacak

Qi ismi verilen kablosuz şarj teknolojisi, yavaş yavaş arabalarda da yerini almaya hazırlanıyor. Bu yenilikçi atılımı gerçekleştiren ilk firma ise Toyota olacak.

Qi, akıllı cihazınızı herhangi bir kablo bağlantısı olmaksızın araç içinde bulunan bir mat üzerine yerleştirerek şarj etmenizi sağlıyor. Söz konusu teknoloji, bundan sonra Toyota'nın Avalon modellerinde dahili olarak sunulacak.

Avalon'un hem benzinli hem de hibrid modellerinde yer alacak teknoloji, aracın ön konsolunda bulunan ve "ebin" denilen yüzeye cihazınızı iliştirmek suretiyle kullanılabilecek. Üstelik cihazınızı yerleştirdiğiniz yüzey, kayma ve düşmelere karşı özel olarak tasarlanmış.

Toyota Avalon baş mühendisi Randy Stephens, "Kablo veya herhangi bir bağlantı olmaksızın kullanılan bu teknoloji, Toyota'nın tüketici deneyimini daha kaliteli hale getirecek yeniliklerin öncüsü olacak." ifadelerini kullandı.

Avalon'larda 1,950 dolardan sunulacak Qi Teknoloji paketi; LG Google Nexus 4, Nokia Lumia 920 ve htc Windows Phone 8X de dahil olmak üzere tam 34 adet telefon modeliyle uyumlu olacak...

Kaynak: http://www.teknolojide.com/

Devamını oku ...

BİLİM İNSANLARINDAN SON BULUŞ


Özel havacılık şirketi SpaceX fırlatıldıktan sonra dikey iniş yapabilen ve bu özelliği sayesinde tekrar tekrar kullanılabilen yeni roketi Grasshopper’ın tanıtım videosunu yayınladı.

SpaceX’in özel Youtube kanalından yayınlanan videoda, geçtiğimiz hafta McGregor Teksas’ta yapılan denemelerin görüntüleri yer alıyor. Görüntülerde bir Falcon 9 roketi ve Merlin 1D motoruyla hareket eden Grasshopper, 40 metre yüksekliğe kadar çıkıyor, bir süre havada kaldıktan sonra yine fırlatma rampasına iniş yapıyor.



 Grasshopper daha önceki denemelerde 1.8 metreye ve 5.2 metreye kadar yükselebilmişti. Dolayısıyla son testlerde elde edilen 40 metrelik irtifa büyük bir gelişme olarak nitelendiriliyor. Uzaya kişisel turlar düzenleyecek SpaceX’in bu yeniden kullanılabilir roketleri geliştirme nedeni maliyetleri düşürmek.

Kaynak: http://www.teknolojide.com/
Devamını oku ...

MÜFREDATTA FACEBOOK VE TWİTTER DEVRİ...


İngiltere’de bir okulda sosyal paylaşım siteleri Facebook ve Twitter müfredata girdi. Öğrencilere kişilere hakaret etmeden sosyal medya kullanımı anlatılıyor

Ülkenin güneybatısında yer alan Somerset’teki özel bir okul, 13-14 yaşlarındaki öğrencilere Facebook ve Twitter dersleri vererek, sosyal medyanın tehlikelerini anlatmaya başladı.

Öğrencilere nelerin kişilere hakaret anlamı taşıdığının öğretildiği derslerin verilmesi kararı, Muhafazakâr Partili Lord McAlpine olayından sonra aldı. Lord McAlpine, kendisine yönelik çocuk tacizi iddiaları hakkında yazılan yorumlar üzerine bazı Twitter kullanıcılarına dava açmıştı.

Devamını oku ...

ANKARA-PARİS ARASINDA GÖKTÜRK-1 SAVAŞI!...


Terörle mücadelede Türkiye’nin elini güçlendirecek Göktürk-1 uydusu için Ankara-Paris-Tel Aviv hattında soğuk savaş yaşanıyor. İsrail, uydunun kendi topraklarını görmemesi için Fransa nezdinde lobi faaliyetlerini artırırken, Türk bürokratlar da geri adım atmıyor. Projenin geleceğine Başbakan Erdoğan karar verecek.

Geçtiğimiz günlerde Göktürk-2 keşif ve gözetleme uydusunu uzaya fırlatan Türkiye, çok daha gelişmiş bir sisteme sahip olan ve terörle mücadelede büyük yarar sağlayacak Göktürk-1 projesinde üretici ülke Fransa ile karşı karşıya geldi. Uydunun kendi topraklarını görmemesi için lobi yapan İsrail, Fransa üzerindeki baskısını artırdı. Göktürk-1’in görüntü almasını sağlayan elektrooptik kamera sistemlerindeki bazı kritik parçaları Fransız Thales firmasına satan İsrail, bunun karşılığında uydunun kendi topraklarının üzerine geldiğinde ‘kör’ olmasını şart koştu. Bu istihbaratı alan Türkiye, Fransa’dan, uydu fırlatılmadan önce istenilen her yerden görüntü alınabileceğinin ispatlanmasını istedi.

Firma önce bu teklifi reddetti; ancak Türk bürokratlar bu garantiyi almadan para ödemeyecekleri restini çekince şirket yumuşadı. Yine savunma bürokratları, uydunun tecrübeli ve dünyaca tanınmış bir şirket tarafından uzaya fırlatılmasını istedi. Fransa tarafı ise, işi daha ucuza mal etmek için tecrübesiz bir şirketle çalışmakta ısrar ediyor. Göktürk-1’in daha önce öngörülen takvime göre 2013’ün sonunda uzaya fırlatılması planlanıyordu. Fakat Fransa tarafında yaşanan aksaklıklar sebebiyle, projenin bir yıl gecikeceği belirtiliyor. Zaman’a konuşan üst düzey bir yetkili, “Uydunun İsrail dahil her ülkeden görüntü alabileceği kanıtlanmadan, uzaya fırlatılmasına müsaade etmeyeceğiz. Bu tür projelerde sözlü garantiler geçerli değildir. Uydu fırlatıldıktan sonra geriye dönüşü olmaz.” ifadelerini kullandı.

Türkiye’nin en yüksek çözünürlüklü keşif gözetleme uydusu Göktürk-1 için 2009’da İtalyan Telespazio şirketiyle 2013’te uzaya fırlatılmak üzere sözleşme imzalandı. Telespazio ise projeye Fransız Thales’i dahil etti. Yer sistemlerini İtalyan firma üretirken, asıl uyduyu yapan Fransız firma ihale şartnamesindeki bazı yükümlülükleri yerine getirmedi. Türk tarafı ise projenin iptal olmaması ve vakit kaybı yaşanmaması için sorunların çözülmesi yönünde irade koydu. Ancak askerî kaynaklar ihalenin Telespazio’ya verilmesinin hata olduğunu dile getiriyor. Konuyla ilgili bir askeri yetkili, “O dönem birkaç milyon dolar daha iyi teklif verdi diye İtalyan firma tercih edildi. Fakat bu işte yeterli tecrübeleri yoktu. 

Onlar da Thales’le çalışmaya başladı.” bilgisini verdi. Gelinen son noktada ise en büyük sorun Fransa ile İsrail arasındaki ‘centilmenlik anlaşması’. Fransız firma, İsrail’in ‘Türk uydusu topraklarımızı görmesin’ talebini yerine getirmek istiyor. Türk tarafı ise böyle bir duruma müsaade edilmeyeceğini kesin bir dille Fransa’ya bildirdi. Projede yaşanan son gelişmeler önümüzdeki hafta toplanacak Savunma Sanayi İcra Komitesi toplantısında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a ayrıntılı bir biçimde anlatılacak. Erdoğan da  nihai kararı verecek.


Kaynak:http://www.zaman.com.tr

Devamını oku ...

UÇAKTAKİ PATATESLERİN SIRRI...


Boeing, internet ve bir uçak dolusu patates... Bir araya gelmez denilen üçlü, aynı haberde birleşti!

Ev ve iş yerlerinde sıklıkla kullanılan kablosuz ağ teknolojisi artık uçaklara da taşınmış durumda. Ancak söz konusu teknolojinin tam anlamıyla test edilmesi için birçok ayrıntılı işleme tabi tutulması gerekiyor. Ünlü havayolu şirketi Boeing'in bu uğurda kullandığı yöntem ise oldukça ilgi çekici.

Boeing, kablosuz ağ sinyallerinin uçak içindeki dağılışını ve diğer sinyallerle olan etkileşimini ölçebilmek için yaklaşık 10 ton patates kullandı. Şirketin bu yönteme başvurmasının sebebi ise oldukça mantıklı görünüyor. Boeing, sebzelerin sinyallere olan duyarlılığını insaninkilerden pek farklı olmadığını saptamış. Üstelik bir test için insanları saatlerce alıkoymaktansa, bunu patateslerle yaparak zamandan da tasarruf etmiş.

Devamını oku ...

SİBER SALDIRILARA KARŞI HAZIRLIKLIYIZ


Haberleşme Bakanı Yıldırım, bakanlık internet sitesine düzenlenen saldırıyla ilgili,"Gerekli tedbirler için adımlarımızı attık'' dedi.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik ile ''Yüksek Hızlı Tren Hattı Temel Atma Töreni'' için özel uçakla Bursa'ya gelen Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, Yenişehir Havaalanı'nda basın mensuplarına açıklamalarda bulundu.

Bir gazetecinin, ''Gece geç saatlerde bir hacker grubu tarafından Ulaştırma Bakanlığı'nın internet sitesine bir saldırı gerçekleşti. Saldırı sonrası kısa bir ara oldu ama yine kısa bir sürede internet sitesi toparlandı ve yayına devam etti. Bu konuda bir değerlendirme alabilir miyiz?'' şeklindeki sorusu üzerine Yıldırım, şu yanıtı verdi:


''Arkadaşlar biliyorsunuz kısa bir süre önce Milli Güvenlik Kurulu'nun gündeminde, 11 Kasım'dı zannediyorum, 'siber güvenlik' maddesi vardı ve o madde kapsamında biz de siber güvenlik konusunda sunum yaptık. Burada çok önemli kararlar alındı. Siber güvenlik ülke güvenliği ile eşdeğer hale geldi. Çünkü artık internet yollarında, akıl yollarında hem ticaret var, hem devlet vatandaş işlemleri var, hem turizm seyahat işleri var. Yani sanal ortamda gerçek hayatın bütün işlemleri yapılıyor. Bu ve buna benzer saldırılar, bir kez daha internet güvenliğinin, siber güvenliğin ne kadar önemli olduğunu gösterdi. Bu nevi saldırılar bundan sonra da olacaktır, bekliyoruz. Biz de gerekli tedbirleri almak için adımlarımızı attık, planlarımızı yaptık.''

Yıldırım, alınan tedbirlerin sorulması üzerine, ''Bir tanesi altyapının korunması. Yani altyapının herhangi bir şekilde zarar görmemesi. İkincisi, trafiğin korunması. Yani içerideki bilgilerin güvenliğinin sağlanması. Bilgilere yapılan saldırılar sonucu sistemlerin, işlemlerin yapılamaz hale gelmesinin önüne geçmek. Altyapı gruplarının detayları var. Bunları tabii burada açıklama ihtiyacı yok'' değerlendirmesinde bulundu.


Kaynak:http://www.aktifhaber.com
Devamını oku ...

BÖYLE GİDERSE AY DA ÇÖPLÜK OLACAK


İnsanoğlu'nun Ay'ı keşfetme arzusu Dünya'nın uydusuna pahalıya patlıyor.
    
Apollo 11'le başlayan Ay'a insanlı seyahat serüveni Ay'ı bir nevi çöplüğe çevirdi.

Ay'ı insanlı, insansız 70'ten fazla uzay aracı ziyaret etti. Bunların arasında modüller ve parçalanmış uydular da var. Bu ziyaretler sırasında Ay üzerinde birçok şey unutuldu ya da bırakıldı.

İşte Ay'ın yüzeyinde bırakılanlardan bazıları:

5 adet Amerikan bayrağı
2 golf topu
12 çift bot
TV kameraları
Dergiler
96 idrar torbası
Çeşitli kameralar ve malzemeleri
Çekiç vb. aletler
Sırt çantaları
Battaniyeler
Havlular
Hijyen kitleri
Uzay yiyeceklerinin boş paketleri
Apollo 16 astronotu Charles Duke'un aile fotoğrafı
Air Force Akademisi'nin maskotu şahine ait bir tüy (çekiç-tüy testinde kullanılmıştı)
Küçük bir alüminyum heykel (Apollo 15'in astronotlarının anısına bırakılmıştı)
Küçük silikon bir disk. İçinde 73 dünya liderinden gelen mesajlar var. Apollo 11 tarafından Ay'a bırakılmıştı.
Sovyet kozmonotlar Vladimir Komarov ve Yuri Gagarin'e verilen onur madalyaları.


Kaynak:http://www.veteknoloji.com
Devamını oku ...

GÖKTÜRK-2 TERÖRE AĞIR DARBE VURACAK...


Çin'den fırlatılan ilk yerli Uydu Göktürk ile Türkiye'nin sınırları ve Kandil görüntülenebiliyor. Dünyanın her noktasını görüntüleme kapasitesine sahip uydu, teröre büyük darbe vuracak.

Yeni hedef ise büyüleyici: 2023'e kadar 17 uyduyu uzaya göndermek ve fırlatma merkezi inşa etmek.

Güvenliğin yanı sıra yer ve doğal kaynakların bulunmasında yardımcı olacak. Ayrıca çevrenin korunması, şehir planlama, doğal afetlerin gözlemlenmesi ve yönetilmesi gibi görevler yürütecek. Türkiye yüksek çözünürlüklü isteyen ülkelere milyon dolarlar karşılığında satabilecek. Göktürk 2'den sonra sırada yeni hedefler var. Radar uydusu, 2023 kadar 17 uydunun uzaya fırlatılması ve 10 yıl içinde Türkiye'ye uydu fırlatma merkezi inşa edilmesi listenin başında.

Türkiye'nin ilk yerli küp uydusu 'İTÜpSAT1'i hayata geçiren projenin başında yer alan ve en başından beri Göktürk 2 projesinde izleyici olarak görev yapan İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Uzay Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Alim Rüstem Aslan açıklamalarda bulundu. Prof. Dr. Aslan, milli yer gözlem uydusu Göktürk 2'nin hikayesini, Türkiye'nin uzay yolculuğu hakkında bilinmeyenleri şöyle anlattı.

DOĞAL KAYNAKLAR ARAŞTIRILACAK


Göktürk-2'nin üzerinde iki kamera var. Birini Kore'den aldık. Ötekisi Türkiye'de yapıldı. Kore'den alınan kamera 2,5 metre Türkiye'de yapılan 10 metreden daha fazla çözünürlüğe sahip. Uydunun tüm tasarımı entegrasyonu Türk bilim adamlarına ait.

Göktürk 2 bundan sonra istediğimiz yerlerin 2 buçuk metre çözünürlüklü kaliteli görüntüler çekip gönderecek. Bu sayede sadece Türkiye'de değil dünyada görüntüleyemeyeceğimiz yer kalmayacak. Öte yandan yer ve doğal kaynakların araştırılmasında, bulunmasında yardımcı olacak.

Yukarıdan çekeceği fotoğraflarda belli renkler görünecek. Daha önce hazırlanmış veri tabanı üzerinden fotoğraflar değerlendirilecek. Böylece söz konusu bölgede yer altı kaynağı olup olmadığı saptanabilecek. Tabi bu biraz teknik konu. Ayrıca çevrenin korunması, şehir planlama, doğal afetlerin gözlemlenmesi ve yönetilmesi görevlerini yürütecek.

MİLYON DOLARLAR CEPTE

Normalde 2,5 metre çözünürlüklü görüntüyü dışarıdan parayla satın alıyoruz. Sadece görüntüye değil aldığımız sisteme milyon dolarlarca para ödüyoruz. Göktürk 2 sayesinde hem yüksek çözünürlüklü bedava görüntü alabileceğiz hem isteyen ülkelerde görüntü satabileceğiz.

Önemli zamanlarda önemli bilgileri bizzat alacağız. Başkasının uydusuyla yapmaya kalksak her istediğin yeri vermeyebilir. Ancak bundan sonra sadece Türkiye'de değil dünyada istediğimiz noktayı çekebiliyoruz.

GÖRÜNTÜ SATACAĞIZ

Uydunun yörüngesi 685 kilometre olup yere yakın ve dairesel yörünge. Uydu dönerken kutuplardan geçiyor ve her geçişte aynı yerden geçmiyor. Dolayısıyla kutuplardan geçerek bütün dünyayı dolaşıyor. Türkiye göreceli olarak ekvatora yakın sayılıyor. Kutuplarda olsaydık her geçişte Türkiye'yi görmüş olurduk. Şimdi ise günde 2 ya da 3 geçişi Türkiye'den oluyor. Kaldı ki hep Türkiye'den geçseydi kimseye bir şey satamazdık. Sonuç olarak Göktürk 2 sayesinde hem dünyada görmediğimiz nokta kalmayacak hem görüntü satarak para kazanacağız.

KAZANIM PAHA BİÇİLEMEZ

Uydunun bize sadece görüntü kazandırmıyor. Projede yaklaşık 100 kişi çalıştı. Bu kadar yüksek hassasiyetli bir uydunun nitelikleri bil fiil yapılarak öğrenildi. Yani bir sürü insan yetişti ve alt yapı geliştirildi. Sonuç olarak ülkeye kazanımı paha biçilemez.

BİR NUMARA OLACAĞIZ

Türkiye uzay teknolojisinde çok önemli konuma ulaştı. Büyük ülkeler dışında dünyada bu yetenekte kendi uydusunu yapabilen ülke yok. Böyle giderse 10 yıl içinde uzay teknolojisinde dünyada bir numara oluruz. Önemli olan bu konuda belli yeteneğe sahip olmak ve bu yeteneği hem kendiniz için hem dünya barışı için kullanmak.

KONTROL HAVA KUVVETLERİN'DE

Görüntü gönderme ve test çalışmaları tamamlandıktan sonra Göktürk-2 uydusunun kontrolü Hava Kuvvetleri Komutanlığı'na devredilecek. Bu amaçla bugünden itibaren Hava Kuvvetleri'nin Ahlatlıbel'deki Uydu Yer İstasyonu'nda test çalışması başlayacak. Testlerin ardından uydu tamamen Ahlatlıbel'den kontrol edilecek. TÜBİTAK UZAY ise olası sorunlara karşı yedek veri istasyonu olarak kalacak.

İLK GÖRÜNTÜ İZMİR'DEN

TÜBİTAK Uzay Teknolojileri Araştırma Enstitüsü ile TUSAŞ iş ortaklığı ile üretilen 2,5 metre çözünürlüklü gözlem uydusu Göktürk-2, uzaydaki 6 gününü tamamladı. Yerli uydunun tüm sistemleri ve üzerindeki tüm cihazlar sorunsuz bir şekilde çalışıyor. Son olarak güneş panellerini açan uydu, kendi enerjisini karşılıyor.

Göktürk-2'den alınan ilk görüntüler, ABD, Brezilya ve Hindistan gibi ülkelerden geldi. Türkiye'den ilk görüntü ise İzmir'den alındı.

UÇURACAK PROJELER

Sırada daha büyük radarlı bir gözlem uydusu var. Hava durumu ne olursa olsun hem yeri hem yerin altını görebiliyor.

Göktürk-2'de olduğu gibi bunu da TUSAŞ ve TÜBİTAK yapıyor. Birkaç yıldır üzerinde çalışılıyor. Önümüzdeki yıllarda fırlatılacak duruma gelir. Türkiye'nin 2023'e kadar planlanmış 17 uydu projesi var. Aynı şekilde uydu fırlatma merkezi planı var.

10 yıl içinde kendi roketimizle kendi uydumuzu yörüngeye yerleştirmek mümkün olacak.


Kaynak:http://www.veteknoloji.com
Devamını oku ...

SİM KARTTA YENİ DÖNEM


Apple, SIM kartların, akıllı telefon ve tablet gibi cihazlara kolayca girmesini ve çıkarılmasını sağlayan bir aparatın patentini kazandı.

iPhone 4 ile birlikte micro SIM kartları, IPhone 5 ile birlikte de nano SIM kartları iPhone kullanıcılarıyla buluşturan Apple, mini SIM kart konnektör teknolojisiyle ilgili yeni bir patentinde sahibi oldu.

Söz konusu patentte bahsedilen mini SIM kart konnektörü sayesinde, kullanıcının SIM kartı yanlış bir şekilde cihazına takması durumunda kartın zarar görmesi engellenerek, pistol sistemi yardımıyla dışarı çıkartılması sağlanıyor.

Apple'ın patentleyerek güvence altına aldığı yeni SIM kart konnektörüne mobil cihazlarında yer verip vermeyeceği şu an için belirsizliğini koruyor. Ancak şirket, portföyüne kattığı bu yeni patentle birlikte SIM kart teknolojileri konusunda akıllı telefon pazarında kurduğu hakimiyeti devam ettirecek gibi görünüyor.


Kaynak:http://www.veteknoloji.com
Devamını oku ...

LANDSAT 5 EMEKLİ OLUYOR


30 yıldır hizmet veren uydu önümüzdeki aylarda tamamen hizmet süresini tamamlamış olacak.

1984 yılından bu yana hizmet vermekte olan Landsat 5 uydusu US Geological Survey tarafından kapatılacak.

Aslen 3 yıl çalışması planlanan gözlem uydusu bugüne kadar Dünya etrafında 150 bin kez dolaştı ve büyük miktarda görüntü aktarımı gerçekleştirdi.

Geçmişte de arızaları olan uydunun sonunda jiroskopu tamir edilemeyecek bir şekilde bozulmuş durumda. 

Devamını oku ...

26 Aralık 2012 Çarşamba

ANDROİD'İ BEKLEYEN TEHLİKE!


2013'de Android'i zararlılar basacak.

Android her ne kadar giderek güçlense de; başının en büyük derdi de, 2013'te çok can yakabilir!

Güvenlik firması Eset'e göre Android'i tehdit eden zararlılar, 2013'de daha da ciddi bir boyuta ulaşacak.

Eset'in 2013 trendleri raporuna göre önümzdeki sene, mobil zararlıların katlanarak büyümesine sahne olacak. 


Rapor, zararlıların artışının, mobil piyasanın genişlemesinin ve kullanıcıların mobil cihazlarında hassas bilgilerini depolamasının mantıksal bir sonucu olduğunu söylüyor. 

Güvenlik firmasına göre zararlıların sayısı, özellikle şu an akıllı ceplerin yüzde 64'ünü elinde barındıran Android'de büyük artış gösterecek. Android'in pazar payı, geçtiğimiz sene sadece yüzde 43 idi. Eset araştırmacılarına göre 2013'de 530 milyon kişi banka hizmetlerine ceplerinden bağlanacak. Bu ise 2011'dekine göre yüzde 76 daha fazla kişinin cepten bankacılık işlemi yapacak olması demek.

Eset, zararlıların üç temel biçimde geldiğini söylüyor. Bunlardan birincisi, kurbanını paralı SMS hizmetlerine üye yapıyor. İkincisi, cihazları uzaktan kontrol edilebilen zombilere dönüştürürken, üçüncüsü ise telefondan kişisel bilgiler çalıyor. Eset, Android'deki zararlıların artışını bir süre önce PC'lerde yaşanan duruma benzetiyor.

Kaynak: http://www.veteknoloji.com
Devamını oku ...

TAŞINABİLİR VİDEO OYNATICI


Mükemmel ses ve HD video kalitesi Philips’le cepte, yeni nesil GoGear Video MP4

Philips, yeni nesil GoGear Video MP4 oynatıcı serisi ile HD video kalitesini ve mükemmel ses deneyimini bir araya getiriyor. Yeni Philips “GoGear Video 4.3”, model koduyla aynı boyutta LCD ekrana sahip bir taşınabilir video oynatıcı. En kaliteli görselleri RMVB, MPEG4 ve AVI gibi zengin format seçenekleriyle cebinize sığdırıyor, harici hoparlörleri ve “Fullsound” özelliğiyle de MP3 dosyalarını kolayca yönetmenizi sağlıyor.

Devamını oku ...

25 Aralık 2012 Salı

ESNEK ROBOT!


Dünyanın tamamen yumuşak maddeden üretilmiş ilk robotu geliştirildi.

"New Scientist" bilim dergisinde yer alan makaleye göre, ilk prototipi halihazırda Londra'daki Bilim Müzesi'nde sergilenen robotun, hareket kabiliyetinin artmasını sağlayan silikondan yapılmış 8 dokunacı var.

Bu dokunaçlardan ikisine nesneleri bulup kavrayabilmeleri için yapay kas, motor ve sensörler yerleştirilmiş.


İçlerine yerleştirilen biçim hafızalı alışımlardan yapılmış yay benzeri yapılar sayesinde robot ahtapotun dokunaçları, sıcaklıktaki değişikliklere bağlı olarak uzayıp geri çekilebiliyor ve her yöne dönebiliyor.

Sağlam ve esnek olması nedeniyle naylon kumaştan yapılan ve su geçirmemesi için silikon kauçukla kaplanan robotun, denizaltında yapılacak arama kurtarma çalışmalarında ve tıp alanında kullanılacağı belirtildi.


Kaynak:http://www.teknolojide.com


Devamını oku ...

BAKTERİ HÜCRESİNE DİJİTAL VERİ AKTARILDI...


ABD'li bilim adamları bakteri hücresine dijital veri aktardı.

Amerika Birleşik Devletleri' nde bilim adamları, canlıların özelliklerinin soydan soya geçmesini sağlayan DNA'lara dijital bilgi yüklemeyi ve bu bilgiyi silmeyi başardı.

Stanford üniversitesindeki bu çalışmanın, tıp dünyasında genetik hastalıklarla ilgili çalışmalarda bir çığır açabileceği bildiriliyor.

Bu iş için tam 3 yıl boyunca, 750 deneme yapıldı. Stanford Üniversitesi Genetik Mühendisliği Bölümünden bilimadamları, sonunda bir bakterinin DNA'sına dijital veri yüklemeyi başardı.

Bunun için koli basili olarak bilinen bakterileri kullanan bilim adamları, dijital veriyi DNA'ya aktarmak için enzimleri kullandı.

DNA üzerinde genetik anahtar eklendi ve anahtarın çevrili olduğu duruma göre bir enzimin bilgiyi sağ tarafa, diğer enzimin ise sol tarafa aktarması sağlandı. Enzimin aktardığı yöne göre hücre ultraviyole ışık altında kırmızı ya da yeşil ışık verdi.

Ancak bakteriler henüz tam anlamıyla dijital veri depolarına dönüştürülebilmiş değil. Zira bakterinin DNA'sında veri miktarı şimdilik 1 Bit'le sınırlı. Bilim adamları, bu miktarı arttırmak için çalışmaların devam ettiğini belirtti.

Bu çalışmanın, kalıtımsal hastalıklarla, yaşlanmayla ya da kanserle ilgili araştırmalarda önemli rol oynayabileceği belirtiliyor.

Araştırmacılara göre, dijital veri ile hücre bölünme sayısı hesaplanabilir ve kanser safhasına geçmeden önce durdurulabilir.

Hücrelerin kaç kere bölündüklerinin tespiti için, DNA'lara 50 ila 200 Bit'lik bilgi yüklemek gerekiyor.


Kaynak:http://www.trthaber.com
Devamını oku ...

CEP TELEFONUNU SALLA ŞARJ OLSUN...


Acil durumlarda telefonu sallayarak şarj etmeye yarayacak yeni bir sistem yolda.

Cep telefonlarında ''şarjım bitti'' dönemi kapanıyor. ABD'de araştırmacılar, acil durumlarda, cep telefonunu sallayarak şarj etmeye yarayacak sistem üzerinde çalışıyor.

ABD'deki Virginia Tech Üniversitesi'nden Shashank Priya ve ekibi, cep telefonlarında ses, basınç ve hareketi enerjiye dönüştürecek yeni bir sistem üzerinde çalışma sürdürüyor.

Ekibin çalışması, telefonu tuşlarken ya da sallarken kullanılan enerjinin, cihazın içine yerleştirilen ''acil durum şarj aletine'' aktarılabileceğini gösteriyor.

Deneyde kullanılan piezoelektrik maddenin ses ve basınç karşısında vereceği tepkinin, telefonu çalıştıracak enerjiye dönüştürülüp dönüştürülemeyeceğini test eden ekip, beklediği sonuca ulaştı.

Yapılan deney, ses ve basınçla karşılaştığında titreşen ve elektrik akımı üreten bu maddenin telefona yerleştirilmesiyle kurulacak sistemin, cihazın kısa süreliğine şarj edilmesine yarayabileceğini de göstermiş oldu.
Priya ve ekibi, bataryanın boşaldığı acil durumlarda telefonu birkaç dakika sallamanın, önemli bir görüşmeye yetecek enerjiyi depolamaya yeteceğini düşünüyor. 

Amerikalı ekibin araştırması, ''New Scientist'' dergisinde yayımlandı.



Devamını oku ...

ENERJİ SORUNUNU BAKTERİLER ÇÖZECEK!


Danimarka'da yapılan araştırmada bu konuda önemli bir sonuca ulaşıldı.

Danimarka'da yapılan araştırmada, bakterilerin sistemleri taklit edilerek, kaliteli enerji üretilebileceğini ortaya koydu.

Danimarka'da yapılan bir araştırma, bakterilerdeki elektrik kablosu sistemi taklit edilerek, kaliteli ve yenilenebilir enerji üretilebileceğini ortaya koydu.

Araştırmaya ilişkin bilgi veren Doğa Bilimleri Genel Sekreteri Müge Kanay, ''desulfobulbus'' adlı bakteri hücrelerinin, yalnızca milimetrenin birkaç binde biri kadar uzunlukta, son derece küçük canlılar olduğunu söyledi.

Bir saç telinden çok çok daha ince olan bu bakterinin, adeta, içerisinde çok sayıda yalıtımlı kablo bulunan elektrik kablosu gibi çalıştığını dile getiren Kanay, şöyle konuştu:

''Kullandığı teknoloji, günümüzdeki elektrik kablolarıyla tamamen aynıdır. Danimarka'da Aarhus Üniversitesi'nde yapılan araştırmada bunu ortaya koymuştur. Araştırmada yer alan bilim adamları, bu kadar küçük bir bedenin içerisinde bu denli büyük bir teknoloji bulduklarına son derece şaşırmışlardır. Bilim adamları araştırmayı, 'bu tür eşsiz şekilde yalıtılmış biyolojik kablolar basit görünebilirler fakat nano boyutta inanılmaz bir kompleksliğe sahiptirler' şeklinde yorumluyorlar.''

Enerji Sorununa Son

Bakterilerdeki bu sistemin taklit edilmesiyle enerji sorununa da çözüm bulunabileceğine dikkati çeken Kanay, şöyle devam etti:

''Vücudumuzda trilyonlarca hücre var. Sadece tek bir tanesindeki mitokondri cep telefonlarımızın pillerinin bitmemesi için yeterli. Benzer bir düşünceyle yola çıkarak, bakterilerdeki elektrik kablosu sistemini de taklit edebilirsek, kaliteli ve yenilenebilir enerjide dönüm noktası elde edebiliriz. Bugünkü en iyi kablolama teknolojimiz, fiberoptik kablolar. Fakat bakteriler taklit edilirse, uzun ömürlü ve daha yüksek verime sahip biyokablolar, fiberoptik kabloların yerini alabilir.''


Kaynak:http://www.trthaber.com
Devamını oku ...

HEDEF SAATTE 500 KİLOMETRE...


Tokyo ile Nagoya arası yaklaşık 342 kilometre...

Bu mesafeyi Japonya'nın ünlü mermi trenleri saatte ortalama 230 kilometre hızla 90 dakikada kat ediyor.
Trenlerin ulaştığı maksimum hız ise saatte 310 kilometre...

Ancak 2027’de faaliyete geçecek yeni modeller 90 dakikalık bu süreyi saatin altına kadar düşürecek.
Trenlerin maksimum saatte 500 kilometre hıza ulaşması, ortalama olarak da saatte 340 kilometre hızla seyahat etmesi hedefleniyor.

Bu trenler elektromanyetik alan sayesinde raylara temas etmeden gidiyor.

Bu sayede sürtünme kuvveti ihmal edilir hale geliyor.

Şu an için dünyanın yolcu taşıyan en hızlı treni Çin'de bulunuyor.

Bu trenler saatte 432 kilometre hıza ulaşıyor.


Kaynak:http://www.trthaber.com


Devamını oku ...

YENİ BAŞLAYANLAR İÇİN GOOGLE+


İnternette gezinirken artık sıkça karşılaştığımız Google+, Google tarafından 28 Haziran 2011’de piyasaya sürülen bir sosyal ağ.

Sosyal ağların büyük bir prestij kazanmasıyla birlikte bu pazardan geri kalmak istemeyen Google da buihtiyaca cevap olarak bizlere yeni diyebileceğimiz ürünü Google+’ı sundu. Bu sosyal ağın özelliği diğer Google araçlarıyla uyumlu çalışabiliyor olması.

Google’ın 2011 Haziran ayında kullanıma sunduğu sosyal medya aracı Google+ 500 milyon kullanıcı sayısına ve aylık 135 milyon aktif kullanıcıya ulaşmış durumda. Bu rakamlar da Google’ın ‘büyüme hızı’ olarakFacebook’u geride bıraktığı anlamına geliyor.

İnternetin efendisi diyebileceğimiz Google, kullanıcı sayısını artırmak için her türlü fırsatı değerlendiriyor. Google Play oyun alanını kullanmak isteyen tüm kullanıcılarınaGoogle+ hesabını kullanmayı zorunlu kıldığı gibi, yeni Gmail hesabı açan herkesi de Google+’a üye yapıyor. Fakat Google+, kullanıcılarını aktif olarak tutmakta biraz zorlanıyor diyebiliriz. Facebook gibi bir rakiple mücadele etmek Google gibi bir dev için bile zor görünüyor. Dünyanın en büyük reklam şirketi diyebileceğimiz Google, sosyal medya alanında beklediği başarıya ulaşamamış görünse de, en hızlı kullanıcı artışına sahip sosyal medya aracı olduğu geçtiğimiz günlerde Google mühendislerinden Vic Gundotra tarafından tüm sosyal dünyanın duyacağı şekilde ilan edildi.


Ücretsiz Konferans Uygulaması (Hangout)


Aslında oldukça başarılı bir çalışmanın ürünü diyebiliriz Google+ için. İletişim kurmada hiçbir sosyal mecranın yapmadığını yaparak ikiden fazla kişinin ücretsiz sesli-görüntülü görüşebileceği ‘Hangout’ uygulamasını sunuyor bize. Konferans uygulaması olarak bildiğimiz bu özellik Facebook tarafından ücretli olarak dahi sunulmamakla birlikte, Skype gibi sohbet uygulamaları tarafından aylık kontör satın almanızı gerektiriyor.

Çevreler (Circles)


‘Çevreler’ adlı uygulaması da Google Plus’ın kayda değer bir diğer özelliği. Facebook’tan aşina olduğumuz arkadaş ekleme özelliği yerine Google Plus, bir kişiyi kendisine sormadan çevrenize ekleme imkânı veriyor. Çevrenize eklediğiniz kişinin paylaşımlarını –sınırlamadıysa- görebiliyorsunuz. Çevrenize eklediğiniz kişi bunu görerek sizi çevresine ekleyebiliyor, bu yolla arkadaş da olmuş oluyorsunuz. ‘Çevreler’in bir başka güzel yanı ise tut-bırak özelliği ile çevrelerinizi kolayca yönetebilmeniz. Google+’ın kullanım kolaylığının diğer tüm sosyal sitelerden daha iyi bir seviyede olduğundan burada bahsedebiliriz.

Çevre içinde çevre oluşturma özelliği ile paylaşımlarınızı kimlerin göreceğini çok daha kolay bir şekilde yönetebiliyorsunuz. ‘Ailem’ çevrenizi oluşturup o çevrenin içinde ‘Kız kardeşlerim’ çevresi oluşturabilirsiniz örneğin. İlkokulda öğrendiğimiz kesişim ve kapsayan kümeler gibi düşünebilirsiniz. İngilizce olarak ‘Circles’ denilen ve aslında ‘Halkalar’ diye çevirebileceğimiz bu özellik Türkçe kullanımda ‘Çevreler’ olarak sunuluyor.

Paylaşım (Pages-Communities-Explore)


Paylaşmak artık bir sosyal medya fenomeni. Google+, paylaşımlarınızı isterseniz sadece seçmiş olduğunuz çevrelerinizin görebileceği şekilde, isterseniz de ‘Topluluklar’ da veya ‘Sayfalar’da sunmanıza olanak sağlıyor. Ayrıca hem fotoğraf hem de video paylaşımlarınız üzerinde paylaşım öncesi uyarlama yapabilmeniz için her türlü teknik desteği veriyor. Diğer sosyal medya sitelerinden daha hızlı ve düzenli bir tasarıma sahip olduğunu söyleyebiliriz bu bağlamda. Ayrıca Google’ın en iyi yaptığı işlerden biri olan veri toplama ve toplanan verilere göre karşımıza çıkaracaklarına karar verme özelliğini burada da görüyoruz. ‘Keşfedin’ bölümünde, bizim tüm Google geçmişimizden faydalanarak hoşumuza gideceğini düşündüğü paylaşımlarla aktif olmamızı istiyor Google. Hem Google+ kullanımını artırmak hem de bizi hoşnut etmek adına yararlı bir uygulama diyebiliriz. Bir nevi kazan-kazan durumu.

Facebook ile aynı kategoride sayabileceğimiz ve aktif kullanıcı sayısını yeteri kadar artırabilirse gelecekte hakkında çok daha fazla konuşacağımız Google+, sosyal medyayı sık kullananlara tavsiye edebileceğimiz bir mecra. Özellikle firmaların Google+’da kendi isimlerini almaları ve gelecekte kullanmak üzere sosyal yatırım yapmaları gerekiyor. Bir deneyin deriz. Belki de tüm sosyal akışınızı buradan devam ettirmek isteyebilirsiniz. İyi paylaşımlar.
Devamını oku ...

İŞLEMCİ VE ANAKART BİR ARADA


Yakın gelecekte işlemciler anakartın üzerine entegre olarak gelmeye başlayacak.

Evinizdeki bilgisayarın performansından memnun olmamaya başladığınızda, ekran kartınızı, RAM’lerinizi ya da işlemcinizi yenisiyle değiştirmek istersiniz. Bu sayede tüm sisteminizi değiştirmeden, sadece tek bir bileşeni değiştirerek kayda değer bir performans artışı yakalarsınız.

Yakın gelecekte ise bu yolu izlemeniz pek mümkün olmayacak. Ekran Kartı ve RAM için bir şey söyleyemeyiz fakat bundan birkaç sene sonra işlemcinizi değiştiremeyeceksiniz.


Intel’in önümüzdeki Mart ayında Haswell adlı yeni işlemci mimarisini tanıtması bekleniyor. Mevcut Ivy Bridge mimarisinden epey farklı olacak olan Haswell’den bir sene sonra ise Broadwell kod adlı yeni mimari gelecek.

Intel’in tik tak gelişim modelinde her iki senede bir yepyeni bir işlemci mimarisi sunulması planlanıyor. “Tik” adı verilen yeni işlemci mimarisi adımından sonraki “tak” adımı ise yeni mimariden bir sene sonra o mimarinin küçültülmüş halini sunmayı içeriyor. Haswell yepyeni bir mimari olacakken, Broadwell ise onun 14nm’ye küçültülmüş hali olacak.

İşlemci ve Anakart Bir Arada

Intel, Broadwell ile çok radikal bir adım atmaya hazırlanıyor. Günümüzde işlemciler, anakarttan ayrı olarak durabilen, anakartın üzerindeki sokete kullanıcı tarafından yerleştirilen bileşenler. Ancak Broadwell’de bu durum değişecek. Broadwell mimarisine sahip olan işlemciler anakartın üzerinde gelecek. Yani anakart ile işlemci bir arada olacak.

Bu durum donanım dünyasında epey bir değişikliğe neden olacak. Tüm anakartlar üzerinde işlemcisiyle birlikte satılacak. Bunun pazarı nasıl etkileyeceği merak ediliyor. İşlemci anakart uyumu konusunu son kullanıcının kafasını karıştırmayacak şekilde çözecek olan bu çözümün eksisi ise artık anakart değiştirmeden işlemcimizi değiştirmemizin mümkün olmaması olacak.

Devamını oku ...

BULUT TABANLI GPS


Akıllı telefonlardaki en fazla enerji tüketen özelliklerden birisinin GPS sensörü olduğu biliniyor. Microsoft ise bu konuda bir projeyi geliştiremeye başlamış durumda. 

Bulut yüklemeli GPS adındaki teknoloji ve CLEO adındaki yeni mobil algılama platformu sayesinde %99.96’ya kadar güç tasarrufu sağlanabilecek.

 Normal şartlarda GPS üzerinden konum bulmak için 30 saniye boyunca çalışma ve gereken bilgilerin uydudan indirilmesi gerekiyor. Bu ağır sinyal işleme süreci de haliyle cihaza büyük bir yük getiriyor ve batarya ömrünüzü aşırı kısaltabiliyor. Araştırmacılar ise bu veri işleme sürecini buluta yükleyerek çok kısa sürede ve daha az enerji tüketimiyle sağlamak istiyorlar.

Devamını oku ...

MOBİL HAVA YASTIĞI


Mobil cihazlar artık düşse bile hiçbir şey olmayacak

Amazon'un aldığı yeni bir patent ile artık telefon ve tabletler "yere çakılmaktan" kurtulacak.

Günümüzde daha çok arabalar için kullanılan hava yastıkları alınan bir patent sayesinde artık "cebimize" giriyor.

Amazon'un 2010 yılında başvurduğu ve 2 yıl aradan sonra onaylanan patenti mobil cihazlara hava yastığı ekleme şansı sunuyor.

Devamını oku ...

DÜNYADA BİR İLK!


Intel dünyanın ilk düşük enerji tüketimine sahip 64-bit sunucu sınıfı “Yongada sistem”i (system-on-chip: SoC) olan Intel Atom S1200 işlemci ailesini duyurdu.

Veri merkezleri hızla gelişmeye devam ederken sektörde yüksek hacimli, enerji-etkin sunuculara ve diğer verimerkezi cihazlarına duyulan ihtiyaç artıyor. Intel, sektörün ilk ve tek 6-watt yongada sistemi olan Intel Atom S1200 işlemci ürün ailesi ile düşük enerji tüketiminin yanı sıra veri merkezlerinde kullanım için gerekli olan hata kodu düzeltme, 64-bit destek ve sanallaştırma teknolojileri gibi temel özellikleri de sunuyor.

Intel, yüksek kapasiteli mikrosunucular, yeni enerji-etkin depolama ve ağ sistemleri için dünyanın ilk düşük enerji tüketimine sahip 64-bit sunucu sınıfı “Yongada sistem”i (system-on-chip: SoC) olan Intel® Atom™ S1200 işlemci ailesini duyurdu. Intel’in yeni mikroişlemcisi, sunucu seviyesinde çalışırlık, yönetilebilirlik ve etkin maliyeti sağlamak için temel özellikleri sunuyor.

Genel bulutlar büyüdükçe, adanmış barındırma, içerik sunma ve ön-uç web sunucuları sağlayan kurumları dönüştürme fırsatı da artıyor. Düşük enerjiyle çalışan işlemcilere dayanan yüksek hacimli sunucular, hem istenen performansı sunuyor, hem de veri merkezlerinin en önemli maliyet kalemlerinden biri olan enerji tüketimini belirgin biçimde azaltıyor. Kurumlar bunun yanı sıra veri merkezlerine yeni ekipman kurarken çeşitli kritik özellikleri de göz önünde bulunduruyor.


Sektörde ilk düşük enerji tüketen Intel Atom S1200 işlemci ailesi, toplam maliyetlerde önemli tasarruflar sağlayan, sunucu seviyelerinde uygunluk ve yönetilebilirlik sağlayan SoC olarak dikkat çekiyor. Işlemci, iki fiziksel çekirdek ve Intel Hyper-Threading Teknolojisi ile aynı anda toplam 4 iş parçacığı yürütebiliyor. SoC ayrıca 64-bit desteği, 8 GB’a kadar DDR3 hafızayı destekleyen bellek denetleyicisi, Intel sanallaştırma teknolojileri, x8 PCI Express 2.0 veriyolu, daha yüksek emre amadelik için “Error-Correcting Code” (hata düzeltme kodu) ve Intel işlemci setleri ile birlikte gelen diğer I/O arayüzlerini de içeriyor. Yeni ürün ailesinde 1.6 GHz’den 2.0 GHz’ye kadar değişen frekanslarda 3 işlemci bulunuyor.

Intel Atom S1200 ürün ailesi günümüzde veri merkezlerinin büyük bölümünde kullanılan x86 mimarisinde çalışan yazılımlar ile de uyumlu çalışıyor. Böylece bu yeni düşük enerji tüketen ekipman ek yatırım gerektirmeden kolaylıkla entegre edilebiliyor.

Günümüzde Accusys, CETC, Dell, HP, Huawei, Inspur, Microsan, Qsan, Quanta, Supermicro and Wiwynn gibi şirketler tarafından sunulan 20’nin üzerinde düşük enerji tüketen mikrosunucu, depolama ve ağ sistemi, Intel Atom S1200 işlemci ailesi üzerinde çalışıyor.

Yeni işlemciler de yolda

Intel mükemmel enerji etkinliği için “Avoton” kod adlı yeni nesil Intel Atom işlemciler üzerinde çalışmalarını sürdürüyor. 2013’te pazara sunulacak olan Avoton, Intel’in SoC yeteneklerini daha da genişletecek ve şirketin dünya lideri güç tüketim ve performans seviyelerini sunan lider 3-D Tri-Gate 22 nm tranzistörlerini kullanacak.

Düşük enerji harcayan sunucular, depolama ve ağ ürünleri için düşük voltajlı Intel® Xeon™ işlemci modelleri ile ilgilenen kurumlar için, Intel gelecek yıl “Haswell” mikromimarisine dayanan yeni Intel Xeon E3 v3 işlemci ailesini de duyuracak. Bu yeni işlemciler Haswell’in yeni enerji tasarruf özelliklerinden yararlanacak ve dengeli “watt başına performans” sunarak kurumlara daha fazla seçenek sunacak.

Devamını oku ...

GERİ DÖNÜŞÜME ÇIĞIR AÇACAK BULUŞ


Üstün zekalı çocuklar, geri dönüşüme katkı sağlamak amacıyla atık yağlar üzerinde yaptıkları çalışmayla sabun üretmeyi başardılar.

Kütahya'da üstün zekalı çocuklara hizmet veren Gazi Kemal Bilim ve Sanat Merkezi'nde eğitim gören bir grup öğrenci, öğretmenlerinin gözetiminde yürüttükleri çalışmayla atık yağları kullanarak sabun üretti.


Evlerde veya restoranlarda oluşan atık yağların çevreye atılarak kirliliğe neden olmaması yönünde yapılan dönüşüm çalışmalarına bir yenisi daha eklendi. Belediyeler tarafından toplanarak enerji üretiminde kullanılan atık yağlar, öğrencilerin yaptığı çalışmayla sodyum hidroksit ve su ile birlikte çeşitli işlemlerden geçirilerek sabuna dönüştürülüyor.


Kaynak:http://www.buyuyenturkiye.com
Devamını oku ...

BUNU DA BİZ BULDUK


Türk araştırmacılar geliştirdikleri cihazlarla sınır tanımıyor. Üstün zekalı ya da hiperaktivite sorunu bulunan çocukların beyin yapılarını inceleyen araştırmacılar, geliştirdikleri cihaz için patent başvurusunda bulundu.

Hacettepe Üniversitesi KOSGEB Teknoloji Geliştirme Merkezi'nden Prof. Dr. Sirel Karakaş ve Prof. Dr. Hakkı Muammer Karakaş, üstün zekalı ya da dikkat eksikliği ve hiperaktivite sorunu bulunan çocukların beyin yapılarını inceleyen önemli bir cihaz geliştirdi. Fonksiyonel MR görüntüleme tekniğiyle çocukların beyin yapılarını inceleyen cihaz, farklı haritalar elde ediyor. Normal, dikkat eksikliği ve üstün yetenekli çocuklarda farklı haritalar elde ediliyor.
Devamını oku ...

SON GÖKYÜZÜ ŞÖLENİ..


Gökyüzünde görsel şölen açısından göktaşı yağmurlarının en iyilerinden biri olan ve 17 Aralık’ta başlayan Geminid (İkizler) Meteor Yağmuru, 26 Aralık’ta sona eriyor.

Gökyüzü görsel şölenleri arasında birinci sırayı alan Geminid (İkizler) Meteor Yağmuru, bu yıl en etkin olduğu dönemini yaşıyor. 17 Aralık’ta başlayan ve 26 Aralık’a kadar sürecek görsel şölende, saatte 60 ile 120 arasında meteor görülebilecek. 

Halk arasında ’yıldız kayması’ olarak nitelendirilen meteor yağmurlarından en etkini olan İkizler göktaşı yağmurunu, 3200 Phaethon kuyrukluyıldızı oluşturuyor.

Mars ile Jüpiter’in arasındaki astroit kuşağındaki cisimlerin zaman zaman gezegenlerin çekimlerinden dolayı yörüngelerinden çıkabildiklerini belirten ODTÜ Fen Edebiyat Fakültesi öğretim üyesi ve Antalya’daki TÜBİTAK Ulusal Gözlemevi Müdürü Prof. Dr. Halil Kırbıyık, burada oluşan göktaşlarının güneş sistemine dağıldığı ve bazılarının da dünya üzerine düştüklerini söyledi.

 Dünya üzerine düşen göktaşlarının birçoğunun atmosferde yandığını belirten Prof. Dr. Kırbıyık, halk arasında yıldız kayması olarak bilinen göktaşı yağmurunun çıplak gözle, gece karanlığında, ışık yoğunluğunun az olduğu ve bulutsuz havada izlenebileceğini kaydetti. 

Halk dilinde belirtildiği gibi aslında yıldızların kayması gibi bir durum olmadığını dile getiren Prof. Dr. Halil Kırbıyık, atmosfere girerek yandığı için ışık çıkarttığını ve yıldız gibi göründüğünü, ancak yıldızla hiçbir alakası olmadığını belirtti.

Kaynak: http://www.veteknoloji.com
Devamını oku ...

Galaxy S3'lere ne oluyor?


Son günlerde bazı Galaxy S3 kullanıcıları, telefonlarının kendi kendine çalışmaz hale geldiğinden şikayetçi olmaya başladılar. Bazı kullanıcılar sabah kalktıklarında telefonun artık açılmadığını söylüyor.

Çok kişide rastlanması nedeniyle Galaxy S3 kullanıcıları arasında endişe yaratan sorunun cihazın dahili depolamasıyla ilgili olduğu düşünülüyor. 

Kullanıcılara göre cihazlar tuğlaya dönüşmeden önce sadece 150-200 gün ayakta kalabiliyorlar. 


Samsung'un bozulan cihazları root'lanmış olsun veya olmasın değiştirdiği söyleniyor. Ancak raporlara göre Samsung'un yenilediği cihazların anakartı aynı sürüm numarasına sahip, dolayısıyla aynı sorun birkaç ay sonra tekrarlayabilir.

Ancak sorunun ne kadar yaygın olduğu şimdilik bilinmiyor.

Kaynak: http://www.veteknoloji.com
Devamını oku ...

TABLET Mİ OYUNCAK MI


Tabletlerin yaygınlaşmasıyla artık çocuklara robot, araba, Barbie bebek gibi oyuncaklar fazla basit gelmeye başladı.

İngiliz Financial Times'ın haberine göre uzmanlar 2012'nin artık üç yaşında çocuklara bile hediye olarak tablet alındığı yıl oldu. Oyuncak üreticileri ise bu değişime ayak uydurmakta zorlanıyor.

Habere göre dünyanın en büyük üreticisi ve ünlü Barbie bebeğinin de sahibi olan Mattel'in bu sene en çok satan ürünü plastik bir telefon kılıfı oldu. Uzmanlar bu değişimle beraber  Mattel'in ve başka bir dev oyuncakçı Hasbro'nun satış gelirlerinde düşüş öngörüyor.


Tabi bu değişimde anee-babaların önemli bir payı var. Analistler akıllı cihazlarının yeni versiyonunu satın alan ailelerin eskilerini çocuklarına hediye ettiğini söylüyor.

Scrabble, Monopoly gibi dünyanın en popüler kutu oyunlarının üreticisi Hasbro'nun Pazarlama Müdürü John Frascotti konuyla ilgili "Gençlerin dijital platforma olan iştahını dikkate almamız gerekiyor" diye konuştu.

Oyuncak firmalarının geleceğinin ne olacağını zaman gösterecek ancak "biz sizin yaşınızdayken sokakta oynardık" cümlesinin yerini "biz sizin yaşınızdayken oyuncaklarla oynardık" cümlesinin alacağını tahmin etmek zor değil.

http://www.veteknoloji.com
Devamını oku ...

GÖZÜMÜZ DÜNYANIN ÜZERİNDE.


Türk mühendislerce geliştirilen ve Türkiye’nin ikinci gözlem uydusu olan Göktürk-2, dünyanın dört bir yanından çektiği görüntüleri göndermeye başladı.

Türkiye’nin yerli keşif uydusu Göktürk-2, 18 Aralık 2012 tarihinde Çin'deki Jiuquan Fırlatma Üssü'nden uzaya gönderilmişti. Türkiye saati ile 18.13’te uzaya fırlatılan Göktürk-2, fırlatıldıktan 12 dakika sonra saat 18.25'de 686 kilometre yüksekteki yörüngesine oturdu. Uydudan ilk sinyal ise 19.39’da Norveç Trömso’dan alındı.

Göktürk-2’nin uzaya gönderilmesinin ardından yoğun bir şekilde çalışmalarını sürdüren TÜBİTAK UZAY ekibi, ilk sinyalin ardından uydudan alınan sıcaklık, akım, gerilim ve kamerayla ilgili bilgileri anlık değerlendirdi. Dünyadan 686 kilometre yükseklikte konumlanan Göktürk-2, dünya üzerinde günde 15 tur atıyor. Ayrıca yerli geliştirilen haber sistemleri, uçuş bilgisayarı ve uydu üzerindeki diğer sistemler de sorunsuz bir şekilde çalışıyor.
Devamını oku ...

KÖK HÜCRE ÜRETİMİNDE ÖNEMLİ ADIM


İngiliz bilim adamları, kandan kök hücre üretti.

"Stem Cells: Translational Medicine" dergisinde yayımlanan araştırmada, Cambridge Üniversitesi'nden bir grup bilim adamı, hastadan aldıkları kan hücrelerinden kök hücre üretmeyi başardı.

Bilim adamları, şimdiye kadar genellikle hastaların cildinden aldıkları hücrelerle kök hücre üretiyordu.
Araştırmacılardan Dr. Amer Rana, hastalardan kan örneği almanın, cilt örneği almaya oranla çok daha basit bir işlem olduğunu söyledi.

Dr. Rana, en basit ve en güvenilir kaynak olarak tanımlanan kandan ürettikleri kök hücreleri damar oluşturmak için kullandıklarını belirtti.
Devamını oku ...

DÜNYA'YI HİÇ BÖYLE GÖRMEDİNİZ


Gece karanlığında yeryüzünün bulutsuz ve en berrak görüntüleri elde edildi.

Amerikan Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA)'nın Suomi uydusu, gece karanlığındaki yeryüzünün bulutsuz ve en berrak görüntülerini elde etti.

ABD Ulusal Okyanus ve Atmosfer İdaresi (NOAA) ile NASA'nın ortaklaşa yürüttüğü program bünyesinde uzaya fırlatılan Suomi uydusu, yerleşim birimlerinin eşsiz gece ışıklarını fotoğrafladı. Dünya üzerindeki doğal yer şekilleri ile insan yapımı kentlerin büyüleyici birlikteliği, şimdiye kadar uzaydan çekilmiş en net gece fotoğraflarına yansıdı.
Devamını oku ...

2,7 MİLYAR YIL ÖNCE DÜNYA'DA OKSİJEN YOKMUŞ...


Yağmur damlalarının izlerinden atmosfer incelemesi yapılıyor.

2 milyar 700 milyon yıllık kayalardaki fosil incelemeleri o dönemde atmosferde oksijen bulunmadığını gösteriyor.

Bilim adamları yağmur damlalarının izlerinden çok eski çağlardaki atmosferin yapısını anlamaya çalışıyor.
2 milyar 700 milyon yıl önce atmosferde oksijen yokmuş, karbondioksit ve metan gibi sera gazları ağırlıktaymış...

Bu sonuç bilimadamlarının 2 milyar 700 milyon yıllık kayalardaki incelemelerinden...
Havanın şimdiki gibi nefes almaya imkan tanımadığı o dönemlerde yağmur damlalarının kayalar üzerinde bıraktığı izler incelenmiş...
Devamını oku ...

24 Aralık 2012 Pazartesi

YANGINI SES İLE SÖNDÜRDÜLER...


Pentagon’un özel AR-GE kurumu DARPA, gerçekleştirdiği yangın deneyinde ses kullanarak havadaki hacmi yönlendirmeyi ve alevleri söndürmeyi başardı.


ABD’li bilim insanları, ateşi kimyasal değil ancak fiziksel yöntemlerle söndürdü. DARPA’nın, kapalı alanlardaki yangınları çok daha etkin ve pratik bir şekilde söndürecek askeri araçlar geliştirmek için yaptığı deneylerde, hava, ses kuvvetiyle yönlendirildi ve sonuca ulaşıldı.

Geliştirilen sistemde, iki büyük hoparlör, bir yakıt kaynağının iki tarafına yerleştirildi. Hoparlörlerden verilen ses, havadaki hacmi artırmak için kullanıldı. Böylece, alevler değişen hacimden etkilenmeye başladı. 

Havadaki hacmin değişmesi aynı zamanda yakıtın daha hızlı buharlaşmasını sağladı.
Buharlaşma, alevlerin yayıldığı alanı genişletirken, ısıyı düşürdü. Alevlerin güçsüzleşmesiyle, yanma süreci tümden güç kaybetmeye başladı ve alevler bir süre sonra söndü.

DARPA mühendisleri, etkileyici bir deney ortaya koymuş olsa da, geliştirdikleri sistemin nasıl bir cihaz veya araçta, ne şekilde kullanılacağını bilmediklerini belirtti.

Mühendisler, gerçekleştirilen deneyde kullanılan tekniğin fizik alanındaki çalışmalarda yeni fikirler sağlayacağını ve ileride yeni projelere kapı açabileceğini düşünüyor.


Kaynak:http://www.ntvmsnbc.com
Devamını oku ...

KUYRUĞUN EN HIZLISINI SEÇMEK


Arabanızla yolda ilerlerken bir anda yolda sıkışıp kalabilirsiniz. Sıkışıklığın ne olduğunu bir türlü anlayamadınız.  Herhangi bir kaza, hatta ve hatta bir sürücünün öylesine frene basması bile trafiğin sıkışmasına neden olabilir. Bu frenle peşi sıra gelen dalgalar oluşur.

Arkadaki arabalara 15 km/saat hızla ulaşan bu dalgalar, herkesi hayrete düşüren yapay trafik sıkışmaları yaratabilir.
Devamını oku ...

YENİ NESİL MİKROSKOP


Finlandiya Moleküler Tıp Enstitüsü bilimcileri, web tabanlı sanal mikroskopla dev ekranı birleştirdi. 

Mikroskobun en küçük modeli 46 inç ekrana sahip.

Yeni nesil telefonlarda olduğu gibi dokunmatik işlem yapılabilir özelliğe sahip. 

Mikroskop patoloji, mikrobiyoloji ve hürce biyolojisi dahil bir çok alanda etkin
Devamını oku ...